Kayıtlar

Ağustos, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bilişim İşçilerinin Sorunları - blş05

Resim
Yalnızca bu etken tarafından sağlanması muhtemel artan servet ve kontrol eşitsizliği (kanıtlar servet eşitsizliğinin arttığı yönündedir) daha büyük bir siyasi eşitlik kaybına yol açabilir.[6] Zenginler siyasi partilere maddi destek sağlayabilir, kendi çıkarları yararına kampanya yapmaları için başkalarına ödeme yapabilir, mesajlarının daha geniş kesimlerce duyulmasını sağlayabilir, vb. Daha çok dikkate alınır, sözleri daha fazla önemsenir. Bu talihli konumda olmayan bilişim işçilerinin başka sorunları da vardır. İşçinin zamanına haddinden fazla talep vardır - her zaman gerek telefon, gerekse e-postayla destekleri talep edildiği gibi, iş yaşantıları dışında da her acil durum veya herneyse ona yanıt vermeleri beklenmektedir - aslında iş onları asla bırakmaz. Yönetim maliyeti bütüm bürokratik talepleri karşılamak zorunda olan işçinin sırtına yıkılmıştır ve hiç azalmayan iş yükü zamanı alır götürür. Kişi, daha geniş bir dünyadaki ilgi alanlarını yok etmek pahasına işi için sürekli kendin

Kısa Memet Tarihi

Resim
Adı: Memet Soyadı: O zamanlar yoktu. Doğum yeri: Anadolu İyi çocuktu, Memet. Yiğitti, cesurdu. Kusuru mu? Herkes kadardı, ne eksik, ne fazla. O ve binlercesi gitti Yemen'e, dönmedi Memet; türküler yaktırdılar... Hicaz'dan Filistin'e, Basra'ya dek savaştı Memet; ne Filistin, ne Basra kaldı elde. Milyonlarca litre kan, getirmedi bereket o çöle... Sarıkamış'a gitti Memet. Dondu, öldü dediler; karalar bağlattılar... Bölük bölük gitti Memet. Çanakkale'ye. Geçit vermedi düşmana. Taht uğruna ülkeyi sattılar... Sonuncusu, fakat o sonuncusu farklıydı: Ve yine kanını sakınmadı Memet. Afyon'dan Dumlupınar'a, Sakarya'ya dek. İzmir'i görmeden, ölse de durmayacaktı... Türkiye'yi verdi bize Memet. Memet'e ve aradaki farka(*) sonsuz şükranlarımı sunar, 30 Ağustos Zafer Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım. Mekanları cennet olsun! (*) Mustafa Kemal Atatürk

Bedensel Kate

Demokratik Yamyamlar bitti ve Küresel Üstünlük Grubu da bitmek üzere (kısmetse bu ay sonu bitecek). Yeni bir dizi için araştırma yaparken nedense biraz gergin oluyorum. Böyle anlarda, hem rahatlamak, hem de fikir almak için genellikle beğendiğim güncelere şöyle bir bakarım. Sürekli uğrak yerlerimden bir tanesi de mutlaka Bedensel Kate olur. Tanıdığım oldukça az sayıda kadın yazar arasında müstesna bir yeri var Kate'in. Zeki, hınzır ve biraz da kaçık (sanırım normal kadınlardan hoşlanmıyorum). Yetişkin, daha doğrusu olgun (hemen açayım: bu kadınlar için 18, erkekler için 40 yaş üzeri oluyor. Neden böyle diye de sormayın, toplumbilimsel analiz dönemimde değilim.) kişilerin ziyaret edebileceği bir yer. Discordianları kıskandıracak kadar hınzırca haftanın günlerini değiştirmesi mi dersiniz (Bu arada yeni yazı dizisinin ne olacağını buldum. Dedim ya, Kate beni açıyor.), yoksa koyduğu resimler mi? Eğer İngilizce bilmemek gibi bir mazeretiniz yoksa, gerçi bilmeseniz de olur, resimler

Mahalleye Uyuşturucu Testi

Araştırmacılar yalnız bir kaşık dolusu atık su kullanarak mahallelere uyuşturucu testi uygulamanın yolunu buldular. Arıtım tesisine ulaşmadan önce lağımdan alınan numune ile mahallelerin uyuşturucu kullanma alışkanlıkları belirlenebilecek. Test henüz münferit olarak kimin uyuşturucu kullandığının belirlenmesine olanak vermiyor ama yetkililerin ülke çapında metafetamin gibi tehlikeli ilaçların nerelerde kullanıldığını öğrenmesinde yardımcı olacak. Oregon Üniversitesi bilimadamları adı açıklanmayan 10 Amerikan şehrinin lağımlarını yasal ve yasadışı ilaç ve uyuşturucular için teste tabi tuttu ve ilk sırayı kafein aldı. Zengin mahallelerde kokain ve ecstasy kullanımı haftasonu artarken, iş günlerinde kullanım düştü. Bakalım evimizdeki lağım borularına sıra ne zaman gelecek. Kaçak içki mi içtiniz, buyrun kodese. Sanırım dünyada bu teknolojiye ilgi gösterecek çok ülke var. Kaynak: Seth Borenstein , Townhall.com

Strateji Tahmin Eden Yazılım

New Scientist'te Savunma İleri Araştırma Projeleri Örgütü'nün (DARPA )(*) (darpa.mil; ing.)strateji temelli bir oyunda, geçmişteki davranışlarınıza bakarak bir sonraki hareketinizi tahmin eden bir yazılım için patent başvurusunda (uspto.gov; ing.)bulunduğunu bildiren bir makale (newscientist.com; ing.) yayınlandı. DARPA, fikri araştırması için bilimadamı H. van Dyke Parunak önderliğindeki projeye mali katkı sağlıyor. Yapay zeka uzmanları bu konuya bir insanın (yapay zeka jargonuyla ing. agent, Türkçe'de denek demek uygun olabilir) iç durumunun inançları, arzuları ve amaçlarıyla tanımlanabileceğini varsayarak yaklaşıyor. Deneğin eylemlerini bunlar belirlediğine göre, bu bilgiyi kullanarak, deneğin gelecekteki eylemlerini kestirmek mümkün olabilir. Parunak, gelecekteki davranışları kestirmede bu fikirleri makul bir başarı oranıyla kullandığını iddia ediyor. Parunak, benzeşiminin gerçek zamanlı kestirimler yaparak göreceli olarak karmaşık ortamlarda çalıştığını söylüyor

Baskı ve Uyum - Yamyamlar (5)

Bu senaryodaki çoğunluğa sahip olmaktan kaynaklanan tek avantaj askeridir. Çoğunluk, uyumsuza karşı sayıca üstündür. Uyumsuzu uymaya zorlayabilirler. Ama bu durumda, uyumsuzun çoğunluğun saldırısına karşı alabileceği her türlü önlemi almasında ahlaki bir engel yoktur. Tabii ki, pratikte güç dengesizliği uyumsuzu uymaya yöneltebilir ama bu uyum için pragmatik bir sebeptir, ahlaki değil. Buna rağmen, çoğunluğun askeri avantajını kullanıp uyumu dayatacağı durumlar olacaktır. Örneğin, varsayalım ki uyumsuzun uymamaktaki sebebi, bir şekilde ele geçirip sakladığı ve paylaşmayı reddettiği yiyecek şeklinde özel mülkü olsun (burası açık değil, onun için hatırlatayım: hala filikadayız, SG). Bu koşullarda, paylaşımın reddedilmesi ahlaken yanlıştır. Daha da önemlisi, altın kuralı çiğnemesi, veya bunu diğerlerinin kabul etmeyeceği şekilde uygulamasıdır. Bu durumda özel mülkiyetin en ateşli savunucuları bile (yamyamlık lehinde oy veren dokuz kişinin arasındaki) açlıktan ölmak veya yol arkadaşını

Oyunun Kuralları - Yamyamlar (4)

Resim
En son ne zaman, önemli bir konu hakkında önceden bilgilendirilerek fikriniz soruldu veya oyunun kurallarını değerlendirebildiniz? Hatta, kuralları da bir yana koyalım, ne zaman önemli bir konuda kararınıza ihtiyaç duyuldu? Herneyse, bir kez kurallarda uzlaştık mı, tartışmaya devam edebiliriz. Peki bu pratikte nasıl işler? Diyelim ki on kişi, bir cankurtaran filikasındayız ve 37 gündür deniz üstündeyiz. Bu oyunu biraz daha ilginç hale getirebilmek için su sorunumuz olmadığını, ama yiyeceğimizin tükendiğini ve yenisini bulamadığımızı varsayalım. Şimdi sorun basittir: Bir şey yiyemezsek hepimizin öleceği kaçınılmazdır (Albay buna bayılacak, a.). Bir teklif yapılır: eğer birbirimizi yersek, kurtarma gelene dek bir veya daha fazlamızın canlı kalma olasılığı olabilir. Dolayısıyla, demokratik bir şekilde iki konuda karar almamız teklif edilir: İçinde bulunduğumuz koşullarda, bir veya daha fazlamızın hayatta kalma olasılığının artırılması isteniyorsa yamyamlık, zorunlu ve kabul edilebi

LaTeX'le Neşeli Anlar

Wordpress sansüründe söylediğim gibi "gerçekten de bu yasakların faydası da olmuyor değil; bu sayede farklı düşünen ve farklı yazanları öğrenmiş oluyorum. Birazdan ilk iş bu siteleri bir ziyaret edeceğim," şeklindeki yorumumda haksız çıkmadım. Emre Sevinç'in, FZ blogs isimli güncesindeki Kim demiş matematik ve LaTeX sıkıcıdır başlıklı yazısı çok hoş. Günce bazılarınız için biraz teknik gelse bile, arada bir göz atmanızı tavsiye ederim. Yazıya konu olan LaTeX kodunu bile sağolsun vermiş...

Wordpress Blogları Demokratik Türkiye Tarafından Engellendi

Erişemeyişim (erişimin tersi) başladı, hayırlı olsun. Niye buna şaşırmadığımı Herkese Basın Özgürlüğü ve henüz yarısını çevirebildiğim Digital Imprimatur dizisini okuyan bu sitenin az sayıdaki okuyucusu bilecektir, onun için tekrarı gereksiz buluyorum. Gerçi bu yasakların faydası da olmuyor değil. Bu sayede farklı düşünen ve farklı yazanları öğrenmiş oluyorum. Birazdan ilk iş bu siteleri bir ziyaret edeceğim. Her ne sebep, iyilik, kötülük, "çocukların geleceği", "halk bunu istiyor" vs bahanesiyle olursa olsun sansüre kategorik olarak karşı olduğumu tekrar vurgulamak istiyorum. Sitelerine erişimin engellendiği, hem cezanın hedefi olan, hem de kaza kurşununa giden arkadaşlara şanslarını daha demokratik bir ülkede denemelerini (teknik anlamda) tavsiye ederim.

Şarap Cildi Gerginleştirip Ömrü Uzatırken, Cinsel Gücünüzü de Artırıyor

Resim
Ne o, inanmadınız mı? Üstelik bunun müjdesini iki yazı aşağıda vermişken... Oysa Wrqyzxcykcyk Üniversitesi araştırmacıları, son derece gelişmiş elektromanyetik proton mikroskoplarıyla üzümde tespit ettikleri ve alfabetatoksikohemosilin adını verdikleri maddenin, yaşlandıkça cildinizin gergin kalmasına yardımcı olurken, cinsel iştahınızı da artırdığını ortaya çıkardı. Bu da daha mutlu ve uzun yaşamanıza sebep oluyor. Böylece günde üç kadeh şarap içmeniz farz oldu. Hatırlarsanız, Alkollü İçkiler Sağlığa Yararlı Olabilir başlıklı yazımız, çikolatanın diş sağlına iyi geldiğinin ortaya çıkması üzerine (haberturk.com) birilerinin bizimle kafa bulduğu ifadesiyle sona ermişti. Bunu incelemek için biraz dolambaçlı bir yol seçtim, ama sabırla benimle kalın. Önce Sielaff (Bu arada yeri gelmişken söyleyeyim. Birisi Dördüncü Göz'deki şu an itibariyle seksen küsur yazıdan yalnız ve yalnız bir tek yazı tavsiye edeceksen, hangisini ederdin diye bir soru sorsa, önereceğim yazı bu olacaktır):

Hollywood Filmlerinde Fizik Kurallarının Çiğnenmesi

Resim
UCF'den araştırmacılar C.J. Efthimiou ve R.A. Llewellyn Hollywood Gişe Filmleri: Sınırsız Eğlence, Azalan Bilimsellik adlı makalelerinde (ing.) çok seyredilen macera ve bilimkurgu filmlerindeki bazı sahneleri inceliyor ve eğlence için fizik kurallarının nasıl çiğnenip bilimsel cehalete katkıda bulunulduğunu irdeliyorlar. Yazarların vardığı sonuç şu: Hollywood, toplumu olumsuz sonuçlar doğurabilecek bilim dışı tutum ve davranışlara özendirmekle kalmayıp yaratıyor da. Bu, herkese eleştirel düşünmenin öğretilmesi ve temel bilimsel düşünme yöntemlerinin edindirilmesi için başlı başına bir sebep. Varılan sonuca katılmamak imkansız da olsa, gişe filmlerinin bilimsel cehaleti zaten olandan daha fazla artırdığı kanısında değilim. Üç aşağı beş yukarı toplumun makul düşünebilen önemli bir kesimi filmlerin gerçek değil eğlence olduğunun farkında. Sorun bunun eğlence olduğunu ve gerçek olmadığını bilmelerine rağmen bazı şeylere, ya da hangi şeylere nasıl inanabildiklerinde. Örneğin kırı

Alkollü İçkiler Sağlığa Yararlı Olabilir

Resim
Açıkçası bunu hissetmiştim, hatta biliyordum. Kenevirin Yasaklanması Komplo muydu? başlıklı yazımda şunları söylemişim: Her ne kadar araştırma sonuçları çelişkili de olsa (daha geçen gün Çinli araştırmacılar çayın kansere iyi geldiğini iddia etti. Çay ve sigarayı çok tüketen birisi olarak, aynı olumlu sonuçları tütün için de heyecanla bekliyorum. Ama haksızlık etmişim çünkü sigaranın yararlarının keşfedildiğini atlamışım. E, ne olmuş yani diyebilirsiniz. Demeyin! Zira şeker miktarı nedeniyle bugüne kadar dişlere zarar verdiği düşünülen çikolata diş dostu çıktı başlıklı haberi okuyunca fikriniz değişebilir. Habere göre ABD'de yapılan bir araştırma kakao tozunda yer alan bir maddenin, diş macunlarında kullanılan florid'den daha yararlı olduğunu ortaya çıkarmış. Tulane Üniversitesi'nin araştırmasına göre, bu madde, diş minesini sertleştirerek, çürüklere direncini artırıyormuş. İyi de senin yazının başlığı nereden çıktı diyebilirsiniz. Yine bir şey demeyin ve susun. Bir

Kenevire Atılan İftira (2)

1930'larda William Randolph Hearst ( Yurttaş Kane ) ve The Hearst Paper Manufacturing Division of Kimberly Clark dönümlerce kerestelik araziye sahipti ve Hearst Company kağıt ürünlerinin çoğunun üreticisi konumundaydı. Patty Hearst’ün kişisel kazancı için doğayı tahrip etmekten kaçınmayan büyükbabası, kenevir yüzünden milyarlar kaybetmek üzereydi. 1937'de Dupont, petrol ve kömürden plastik elde etme yöntemlerinin patentini almıştı. Dupont yıllık raporunda hissedarlarını yeni petrokimya bölümüne yatırım yapmaya davet ediyordu. Plastik, selofan, celuloid, metanol, naylon, rayon, dacron, vb sentetik maddeler artık perolden yapılabilecekti. Kenevir sanayiinin oluşması Dupont’un işinin %80'nin berbat olması demekti. Komplo Dupont’un ana yatırımcısı Andrew Mellon Başkan Hoover’ın Hazine Bakanı olunca, daha sonra yeğeni olacak Harry J. Aslinger’i Narkotik ve Tehlikeki Uyuşturucular Federal Bürosu 'na atadı. Bu milyarderler, aralarında yaptıkları gizli görüşmeler sonucu

Humboldt'a Göre Üniversite - Üniversite (3)

İlk tezim şu: Bu üniversiteyi diğerlerinden ayıran şey, onun, ABD’deki Üniversite Hareketi zirvedeyken doğmuş olması. İyi bilindiği üzere, 1880′lerden önceki tüm Amerikan üniversiteleri aslında bakanlıklarla hukuk ve tıp alanlarına yeni personel yetiştirmek üzere tasarlanmış liberal eğitim kolejlerinden doğmuştu.(*) Üniversite Hareketi diye adlandırdığım şey 19. yy. Almanyası benzeri araştırma üniversitelerinin Amerikan topraklarında filizlenmesi vizyonunu izlemişti. Hareket, ilhamını İç Savaşı izleyen yıllarda Amerikan akademisyenlerinin Almanya’ya yaptıkları yüzlerce ziyaret sonucu edinmişti. John Hopkins Üniversitesi’nin 1876 yılında araştırma enstitüsü olarak kurulması buna öncülük etmiş, ve onu izleyen yıllarda Stanford ve University of Southern California’daki benzer çabalarla büyümüştü. Nasıl modern devlet fikri Bonapart sonrası Prusya’ya Dünyanın Ruhu’ndan düşmemişse, tabii ki Araştırma Üniversitesi Fikri de cennetten Hyde Park’a öylesine inmemişti. New Yorklu Baptist bir kap

Bir Eksiketek Daha Eksildi

20 yaşındaki Gönül Dede, kendisini kocası hapse girince sevgilisiyle kaçmakla suçlayan kardeşi H.T. (17) tarafından tabancayla vurularak öldürüldü (Cumhuriyet, 11/08/07, sf. 3.). Gönül, babası Abdullah ve annesi Ayşe’nin kendisine ulaşarak ikna etmelerinin ardından Gaziantep’e baba evine geri dönmüştü . Sevgili Kadınlar! Bu sitenin az okunduğunun farkındayım. Onun için tekrar edeyim : Bir şekilde evden ayrıldınız mı, bir daha DÖNMEMELİSİNİZ . Dönmeyi düşündüğünüz o yerde SEVİLMİYORSUNUZ . Orada sizin, yaşamınızın bir değeri YOK . Son okuduğumda , OGS, klima, hepsi grubundan sonra Google'da en sık aranan sözcüğün EKSİKETEK   olduğu bir ülkede yaşıyorsunuz. Size saçı uzun aklı kısa diyenleri haklı çıkarmak zorunda değilsiniz. DÖNMEYİN!

Mülkiyet, Dağıtım ve Bilişim İşçileri - blş04

Bilgi, herhangi bir şeye bağlı olmaksızın sınırsızca çoğaltılabileceği için, 18. yy. İngiliz filozofu David Hume’un, hayalgücünün mülkiyet ve değer yaratacağına dair kuramını tekrar gözden geçirmek makul gözüküyor. Mülkiyet, hayalgücü yoluyla önce zevk, özgürlük veya yaşama güdüsü gibi diğer değerlerle olan sanal bağlantısı, sonra her ne çekiciliği varsa ve konuyu biraz daha irdeleyince kaybolan hayalgücünün işlevlerine bağlı toplumsal yasaların yürürlüğe konulmasıyla oluşmuştur (527). Hükümet ve yasalar, ‘mülkiyet ve insanların farklı sınıflarının olduğunu’ haklı çıkarmak için vardır (1888:402). Hume ayrıca malların değerinin emeğe değil, güçlünün değer biçmesine ve hayalgücüne tabi olduğunu savunur. Hayalgücü, gelenek ve törenle gerçekolur. Dolayısıyla mülkiyetle ilgili her inceleme arabuluculuk ve ödüllendirme yöntemleriyle, bunların nasıl törenselleştirildiğine bakmak durumundadır. Bilişim toplumunda bilginin meşruluğu (ticari) kaynağının törenleri, isim ve markası, ve diğer is

Bilgi Teriminin Sorunları - blş03

Bilgi teriminin gayet iyi bilinen sorunları var. Bir tanesi çok farklı uygulamada çok farklı şey için kullanılması. Matematikte özel bir anlamı olduğu gibi, hemen herşey hakkındaki veriye, romanlara, planlara, bilimsel araştırmaya, mali projeksiyonlara, ürün tasarımlarına, halka ilişkiler kampanyalarına, resme, önemsiz sportif ayrıntılara da bilgi deniyor. Çağdaş bir toplumda bütün bu şeylerin eşit olduğu iddia edilebilir - bu kısmen hepsinin dijital formata dönüştürülebilmesinden, kısmen de insanların ve kurumların onlara ne kadar para ödemeye hazır olduğuna göre değerlemeye doğru olan gidişatın sonucu. Bu, bilgiyi hatasızlıktan ziyade beğeniyle değerlenen bir “ürüne” çeviriyor. Jacques Vallee’nin dediği gibi bir amacı olmadığı takdirde, veri ne bilgi olur, ne de yararlı, ve bilginin değerini yaratan amaçtır (1982:46). Toplumca değerli görülen amaç yerleşmiş güç dengeleriyle belirlenebilir ve kontrol etmeye eğilim gösterebilir. Eğer baskın değer ticari karsa, aleyhte veya karla iliş

Kenevirin Yasaklanması Komplo muydu?

Resim
Doug Yurchey’in, kendir, kenevir [wikipedia.org], hint keneviri gibi isimlerle (marihuana olarak da bilinir) anılan bitkinin neden yasaklandığına dair ilginç bir kuramı var. O, bunun bir komplo olduğunu düşünüyor. Malum bitkinin çeşitli faydalarını anlatan ilginç bir makale yazmış. 70'li yılların sonunda, Demirel hükümetine ABD’nin yaptığı baskıları yaşı kemale ermiş olanların gülümseyerek anımsayacağı gibi, ülkemizde ormanların cayır cayır yandığı bugünlerde, kalan ağaçların kesilmemesine yönelik ve ekonomiye katkı amaçlı bu makaleyi kısaltarak çeviriyorum. Kenevirin yasaklanmasının asıl sebebinin bedene veya zihne olan etkileriyle hiçbir ilgisi yoktur. Marihuana TEHLİKELİDİR ama insan zihni ve bedenine bir ZARARI yoktur.[1] Kamuya bir tehdit oluşturmamaktadır. Petrol şirketleri, alkol, tütün sanayileri ve çok sayıda kimya kuruluşu içinse bir tehlikedir. Parası ve etkisi fazla çeşitli şirketler gerçekleri halktan saklamıştır. Gerçek şu ki, geniş bir ticari ürün gamı olan mar

Evrim ve Devrim - Radikal Kuram (6)

İnsan merkezi ve kurumsal sınıra baktık, ve bu farklı alanların nasıl bir etkileşim içinde olduğunu anlamaya çalışırken kullanacağımız tamamlayıcı ve bütüncü yaklaşıma bir göz gezdirdik. Sonraki şey, eğer bilinçli bir hareketsek, bilerek istediğimiz değişiklerin ve başka sebeplerden dolayı olabilecek diğerlerinin, onlara karşılık gelen bilinç, davranış ve sonuçlarla varolan lurumlarda mı süreceği, yoksa yeni kurumlara ve onlara karşılık gelen farklı kurumlara mı yol açacağı. İlki evrim, sonraki devrim olacak. Bu dinamikleri değerlendirmeye çalışmak her zaman kolay değil çünkü alanlar arasındaki ilişkiler biz farkında olsak da olmasak da daima çalışıyor ve insanın durumuna kök salmış olduğu gibi, temel insan ihtiyaçlarından da kaynaklanıyor. Durumu karmaşıklaştıran diğer bir şey de, bir alandaki dinamik, diğerinde de kendisini üretebiliyor. Veya tam tersi, bir alandaki dinamik, diğerindeki özellik veya sonuçlarla çelişiyor. Örneğin, işyerinde aile dinamikleri ortaya çıkıyor, kadınla

Tamamlayıcı Bütüncülük (Holizm) - Radikal Kuram (5)

Radikal kuram, bu farklı alanları anlamaya çalışırken tamamlayıcı bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyor. Tekilci (monist) bir yaklaşım yalnız bir alana bakar ve o alanın toplumsal yaşamın diğer alanlarını nasıl etkilediğine en çok önemi atfeder. Çoğulcu (pluralist) bir yaklaşım bu alanların herhangi bir bileşimine bakar ve yalnızca sonuçları toplar ve özetler. Örneğin akrabalık ve ekonomik alanlara bakan birisi, sınıf mücadelesi ve erkek-egemenliğini toplumu biçimlendiren ana güçler olarak görür. Üçüncü ve radikal kuramca zorunlu hale gelen yaklaşım, bir alanın diğerine üstünlüğünü verili olarak kabul etmeyen, fakat bütünün parçalarının nasıl karşılıklı ilişki içinde olduğunu anlamaya çalışan tamamlayıcı ve bütüncü bakışı savunur. Farklı alanlar arasında çeşitli etkileşimler olacağını ve dikkatli gözlem ve değerlendirmenin, toplumdan topluma farklı sonuçlar doğuracağını kabul eder. Tamamlayıcı bir yaklaşım kullanmak özgürleştirici toplumsal kuramımızı geliştirmek ve anlamamızda bize ya

Temel Kavramlar - Radikal Kuram (4)

İnsan Merkezi ve Kurumsal Sınır İnsan merkezi, ihtiyaçları, arzuları, kişilikleri, karakterleri, yetenekleri ve bilinçleriyle bir toplum içinde yaşayan insan topluluğudur. Tarihten ve evrimden geldiği şekliyle bütün bu değerleri, nasıl var olup ilişkiye girdiklerini, zaman içinde çoğaldıklarını, bugünün bireysel ve toplu ihtiyaç ve isteklerini olduğu gibi, yarının umut ve arzularını içerir. Kurumsal sınır, toplumun, herbiri iç içe geçmiş roller, ilişkiler ve ortak beklentileri, ve toplumsal sonuçlar doğuran davranış biçimlerinden oluşan toplumsal kurumların özel bir kümesidir. Toplumun kurumsal sınırını dönüştürebilme yetisini bize veren şey insani bilincimizdir. Kendisinin farkında olan varlıklar olduğumuz için, şekilleri tanımlayabilir, sonuçları tahmin edebilir, ve bilerek toplumsal gelişmenin yönünü o şekilde değiştirebiliriz ki daha öncekilerden daha fazla arzulanan sonuçlar verecek kurumları ve bu arada kendimizi yeniden yaratabiliriz. İnsan merkezi ve kurumsal sınır ka

Kuram Nasıl Olmalı? - Radikal Kuram (3)

Katılımcı toplum için radikal kuram kullanışlı, erişilebilir ve hatasız olmak durumunda. Kullanışlı derken anlatmak istediğim, pratik bir amaca hizmet etmesi ve bir hareketin ihtiyacından doğması. Bizim için bu, toplumsal hareketlerin ve dönüşümün nasıl işlediğini anlamak olacak, böylece toplumsal değişimi bilinçli olarak etkileyebileceğiz. Kuram bizi güçlü kılmalı ve yerinde kararlar vermemize, hatalarımızdan ders almamıza ve ileriye gitmemize olanak sağlamalı. Bizim kendisini bilen ve tanıyan bir hareket olmamıza yardım etmeli. Erişilebilir olmak bence şu demek: Geniş kitlelerce benimsenen bir vizyonla uyumlu bir toplumsal dönüşümü arzulayacak ve yapacaksak, kuramımız da geniş biçimde benimsenmeli, kolayca anlaşılmalı, kolay kavranmalı ve kolaylıkla uygulanabilmeli. Ama bunun toplumsal hareketimizin gidişatıyla ilgili bir amacı daha var. Yalnızca küçük bir grubun anlayabileği bir kuram, ne kadar sınıf, ırk ve cinsiyet bilincine sahip olursa olsun, o küçük grubun hareketimizin yön

Ya Ölüm, Ya Qxapoiu

İnternet arama motorlarında en fazla aranan sözcüklerden birisinin Qxapoiu olduğunu biliyor muydunuz? İnsanoğlu bir garip! Qxapoiu ne mi? Tam olarak ben de bilmiyorum ama hikaye (ing.) şöyle: İki kaşif, yamyamlıklarıyla bilinen, dış dünyadan yalıtılmış bir kabileyi bulmak için Güney Amerika cangıllarının hiç gidilmediği kadar içlerine gitmişler. O güne kadar pek az kaşif bu kabileyle ilgili bir şeyler öğrenip, canlı dönebilmiş. Ormanda konaklarken, bir gece aniden aradıkları kabile tarafından tutsak alınmışlar. Dövülmüş, giysileri çıkarılmış ve birer kazığa üç gün boyunca bağlandıktan sonra, kabilenin yaşlılarının huzuruna çıkarılmışlar. Şaşırtıcı şekilde, yaşlılar çok iyi İngilizce konuşabiliyorlarmış. İngilizceyi, daha önce tutsak ettikleri kaşiflerden öğrenmişler. Yaşlılar kaşiflere, topraklarından geçmenin suç olduğunu ve daha önce gelmiş bir beyaz adamdan kaptıkları hastalık yüzünden kabilenin % 90′ının kırıldığını anlatmış. Bu yüzden dışarıdan gelenlerin hepsi iki cezadan b

Demokrasiyle Anarşi Arasındaki Sınır - Yamyamlar (3)

Resim
Karşılıklılık Ahlaki yanıt, en basit, en uzun sürdir bilinen ve en geni kabulu olan ahlaki ilkelerden birisi. Karşılıklılık. Sana yapılmasını istemediğini yapma. Altın kural . Eğer hastane oyunundaki sağlıklı kişi siz olsaydınız, zorunlu organ bağışında bulunmayı kabul eder miydiniz? Hayır mı? O zaman yer değiştirip hastalardan biri olsanız bile bunu başkasına yapmayı haklı gösteremezsiniz. Nokta. Burada baktığımız karar verme sürecindeki tampon bölgeler. Toplumsal kararların kişisel özgürlükleri çiğneyemeyeği nokta burası. Sınır iyi tanımlanmış. Ölümcül hastaların veya temsilcilerinin yapabilecekleri en fazla şey bir bağış kampanyası düzenlemek. Bağışçının kararı son nokta; bağımsızlığı mutlak. Toplumsal kararlar vermekle (kolektivizm, demokrasi) otonomi veya anarşizm arasındaki çizgi bu; ötede yalnızca birey hüküm sürüyor. Demokrasiyle anarşizm arasında kimse bu çizgiyi geçmediği sürece bir çelişki yok. Gerçek dünyada bağışçının taviz verdiğini de görebiliriz. İntihar etm

Demokratik Karar Süreci - Yamyamlar (2)

Resim
Karar verme sürecinde kimler var? Genel hatlarıyla şu söylenebilir: Toplumsal (veya birlikte) karar verilmesini gerektiren bir sorun veya fırsatta, sorunun veya fırsatın varlığından haberdar olan veya gerektiğinde haberdar edilebilen, karardan veya sonucundan bir şekilde makul bir etkilenme olasılığı olan, karar veya sonucu umrunda bile olmayan herkesin karar verme sürecine katılmaya hakkı vardır. Yine kesinkes söylenebilir ki (gerçi bu enderdir), bu karar alma sürecinde payımız eşit değildir. Bu pay, karar veya sonuçtan doğacak çıkar yelpazesinde ilişkili olmak ve parçası olmak arasında hangi uçta olduğumuza göre belirlenir. Peki, fark nedir? Bir arkadaşımın bana yeri geldikçe hatırlattığı gibi, kahvaltıda sucuklu yumurta yiyorsanız, tavuk olayla ilişkilidir ama sığır, olayın parçası olmuştur. İlişkiliyseniz oy, parçası oluyorsanız hem oy, hem de veto hakkınız vardır. Neden hem oy, hem de veto hakkına ihtiyacımız var? Hastane oyununda tıp personeli ilişkili, hastala

Hepçilingirler: Dilin Zamana Dokuduğu

Dilin Zamana Dokuduğu, usta yazar Feyza Hepçilingirler’in Türkçe Günlükleri adıyla sürdürdüğü, söyleşi tadında, canlı gözlemlerle bezenmiş, gülümsemeyi unutmayan denemelerinden oluşuyor. Yazıldığı günle sınırlı kalmayan bu denemeler, Türkçe ile kurduğu ilişkiyi taze tutmaya çalışanların her zaman başvuracakları bir kaynak. Dili yalnızca bir iletişim aracı değil, bir yaşam alanı olarak ele alanların, yazılarını dikkatle izlediği Hepçilingirler, Türkçenin tadını, zenginliğini yitirmemesi için emek veren yazarlarımızın başında geliyor. Gerçekten de söyleşi tadında yazılmış olmasına rağmen, ben kolay okuyamadım. Yaklaşık on sayfada bir beni derin düşüncelere sevkeden bir yazı mutlaka oldu. Hatta, yer yer hüzünlendim. Neden mi? Dün internette, tesadüfen başka bir günceyi okuyordum. Kısmen aktarıyorum: Ama blogumu açmıcam.Ne kadar inat ederseniz edin.Blogum bi daha açılmayacak.Blogumu kaç kere kapattım ama size inandım.bir dahaKötü yorum yazmayacağınızı düşünmüştüm. Yazanın genç biri