Kayıtlar

Kasım, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dönüşüm

Zaman değişiyor; internet ve kullanıcıları da öyle. Internetle ilk tanıştığımız ve onun da yeni (göreceli olarak; bize biraz geç geldiğini unutmamak gerek) olduğu yıllarda sörf yapmak diye bir deyim vardı. Bundan kastedilen rastgele bir sayfadan başlanarak, ziyaret edilen sitelerde ilginizi çeken bağlantıları tıklayıp, biraz da serseri mayın gibi dolaşmaktı (bir düşünün isterseniz, bunu en son ne zaman yaptınız). Ben, diğer insanları bilmiyorum, çoğunlukla gideceğim ilk siteyi arama motorlarından bulurdum. Rastgele üç beş sözcük yazarak (rastgeleden kastım bilinçsizce değil; arama motorlarını iyi kullanmak hala önemli bir meziyet ve önemi de aradığını bulmak isteyenler için giderek artacak) ekranınıza düşecek sonuçların içinden bir tanesini secer ve yolculuğunuza başlardınız. Kabul etmeliyim ki bugün bile yer imlerimde sakladığım, bana büyük keyif vermiş ve hala da veren bir çok siteye bu şekilde eriştim. Bunları, en azından bir kısmını yeri geldikce sizinle paylaşıyorum. Zaman değiş

Lahanaların Gizli Tehdidi

Resim
Balka Topları ve Lahanalar İlk Soru: Balka Topu nedir? Balka topu[1], yani solda gördüğünüz küçük şey, üçüncü gözünüzle bir insana baktığınız zaman görmeniz gereken şey. Tabii ki enerji huzmeleri insandan insana farklılık gösterecek, hafifçe titreşen orta bölüm auraya göre değişecek, ama doğası gereği hata yapmanız mümkün değil. İkinci Soru: Lahana nedir? Bunu anlatmak daha kolay. Lahana, yapraklı, yeşil bir sebzedir; turşusu, dolması yapılır. Üçüncü Soru: İnsan bu ikisini nasıl karıştırır? Bunun imkansız olduğunu düşünebilirsiniz; ne de olsa bir tanesi insan varlığının cisimsiz dışavurumu, diğeriyse öğle yemeginiz. Ne yazık ki beş Aneristik tarikattan bir tanesi bu ayrımı giderek güçleştirmek niyetinde. Küçük Düşürme Örgütü KDÖ (bütün örgütlü dinleri, ve Tanrıça bilir başka neleri gizlice kontrol eden örgüt), lahanaları gizlice giydirip, onları insan gibi aramızda dolaştırmakta. Bunu neden yaptıkları bilinmiyor, ama çavuşu tokatladığınız[2] için cehenneme gideceğinizi sö

Haiku #6: Yok

Resim
Boynunu eğip İzlemeye çalıştı. Arı anladı Resim: Porcelain Doll Scene - Life In New Scotland

Standart Savaşları ve Mülkiyet Türleri - blş07

Çoğu ürün bir bütünün parçası oldugu için, firmalar standartlar için savaşmakta. Bunu, kısmen bir şekilde sistemin bir parçasını satın alıp ona kilitlenmiş müşterilerini tutmak, kısmen de rekabet için zaman kazanmak ve halihazırda kullanılan ürünlerinden fazladan lisans ücreti alabilmek artı ek satış fırsatı uğruna yapıyorlar. Sözgelimi, Windows pazarının Apple Mac pazarından 10 kat daha büyük olduğu göz önüne alındığında, Windows için yazılım üreten bir şirketin, Windows pazarının % 10'una ürünlerini satması, Mac pazarının tamamına satmasına eşit. Kapitalizmin kuralları gereği, insanların Windows pazarına yazılım yazması için daha fazla sebep oluyor ve çeşitlilik azalıyor. Bu tekelci eğilim şirketlere de uzanıyor, ve bilgisayar ve yazılım üreten şirketlerin sayısı düşüyor (Philipson, 2001). Standartlar piyasanın gücü tarafından belirlenmediğinde, az sayıda insan tarafından komitelerde, kendi şirketleri veya kuruluşlarının çıkarına gore belirleniyor ve bazı değişimlere direnç olusu

Mülkiyetin Yaratılması - blş06

Eşdeğer ürün yaratmanın maliyeti düştükçe, günümüzün baskın şirketleri ya bilgi kıtlığı yaratarak, ya da patent veya telif hakları aracılığıyla bilgi değişimini veya artırılmasını engelleyerek, fiyatlarını ve kar marjlarını koruma yoluna gittiler. Lester Thurow "özel bilginin düşük maliyetle paylaşılma döneminin bittiğini" söyleyerek şöyle yazıyor: Sanayi Devrimi, İngiltere'de kamu arazilerinin yok olmasıyla son bulan çevreleme hareketiyle* başlamıştı. Dünyanın, fikri mülkiyet haklarının toplumca çevrelenerek korunmasına ihtiyacı var, aksi takdirde fikri mülkiyetin değerli parçalarının en güçlülerce kapışıldığı bir mücadeleye tanık olacağız; tıpkı üçyüz yıl önce İngiltere'de kamu arazilerinin en güçlülerce kapışıldığı gibi. (Schiller, 1999: 77) Örneğin Microsoft, yan kuruluşu Corbis aracılığıyla "dünya tarihinin fotoğrafik kayıt haklarını" fiilen elde etmiş durumda (Hallacy, 2000). British Telecom yakın zamanda "web linkleri" fikrinin kendisine

Sansür Kanunu Site Kurma Şartlarını Belirliyor

Resim
RTÜK, STÜK, ŞTÜK ve dahi TTÜK derken nurtopu gibi yeni bir kurumumuz daha göreve başlayabilir, başlıyor, belki de başlamıştır. İnternette ortaçağ gelenek ve göreneklerine eksiksiz uyulması, taife-i nisanın namusunun korunması, çocuklarımızın, töre cinayeti, hurafe, kadın nasıl dövülür, cinler kaç çeşittir, ıvır, zıvır ve benzeri kadim bilgileri daha iyi öğrenebilmesi için Internet Güvenliği Başkanlığı iş başında. Kurumun adı "Türkiye'nin Interneti..." olmadığına, internet de uluslararası olduğuna göre kurum, dünyanın (Ay ve ay üssü Alfa dahil) internetinin güvenliğini de sağlayacak. Yanında da Bilişim Suçları Yasası hediye; 5651, 5651, 5651. Sizi gidi 14 yaşındaki kızlara bakıp sulananlar sizi (neyse ki hukuk sistemimiz buna açık bir kapı bırakıyor ama burada söylemem uygun olmaz)! Pek haklı olarak "Sansür Yasası" olarak anılan bizim uygun görmediğimiz hiç bir şeyi yapamazsınız kod adlı, 5651 sayılı kanun çığır açacak. Birisinin cüzdanından kredi kartını çalm

Bugün Hava Rüzgarlı

Resim
  Aman dikkat!

Parasetamol İnanç ve Fikirler (1)

İnsanlık hiç yüzyılımızdaki kadar doğadan ve nedensellikten uzaklaşmamıstı. Öyle ki, bunca teknolojik ilerlemeye, 8 yıllık zorunlu eğitime, internete ve diğer şeylere rağmen, bir kaçımızı Bolu Dağı'na bıraksınlar, değil bir ömrü, bir kışı bile sağ salim çıkartabileceğimizden emin degilim. İnzivaya çekil(e)meyip de kalan büyük bir çoğunluk içinse giderek küreselleştiğimiz dünyada ulus-devletin bağlarının gün be gün zayıflaması ya da zayıflatılmasının sebep oldugu büyük bir baskı söz konusu: Artık kendi kendimizi besleyebilecek durumda değiliz; Bir işe yani paraya muhtacız; Yoğun bir gerilim içindeyiz. Doğal olarak da bu gerilimi hafifletmeye çalışacaklar oluyor ve olacak. Gözlemlediğimiz bu olgunun dinsel gelişim ve baskı kısmını Safa Kaçmaz güncesinde, dinlerin ve dini seçimlerin, dolayısıyla toplumsal şekillenişin bir tercih konusu olduğunu iddia edenlere[1] cevaben şöyle açıklamaya çalışmış : "...Dinler eski toplumun ekonomik ve politik sekillenişinin de kuralları oldu

Haiku #5: Teselli

Resim
Sırdaşım martı Doğan gün onu bekler. Gölgem benimle Resim: Jesse Allen , Misty Mountain

İyi Üzerine Bir Yazı

Resim
Herkese basın özgürlüğü fikrinin neden önemli olacağını anlayacağımız (umarım) günlere yaklaşıyoruz. İnternet her türlü baskıcı yönetimin korkulu rüyası, zira burada asıl işi ticaret olup, ticareti kolay yürüsün diye gazetecilik yapanlar, işleri büyüsün diye içerik üretenler çok az (henüz). Tabii bu da düzeltilmesi için iyi bir sebep. Her şey çocuklarımız için. Günce (ing. blog) yazarları çoğunlukla basının el atmaya zahmet etmediği bir çok konuya değinebiliyor. Bunu yaparken de günce programlarından veya hizmet sağlayıcılarından, örneğin wordpress , papervision , wordprexy 'den yararlanıyorlar. Yazılarıyla ilgili fotoğraf ve resimleri - hatta bazıları güncelerini de burada tutuyor - flickr ve benzeri sitelerde barındırıyorlar. İnternet bilgi edinme konusunda da büyük bir mecra. Sözgelimi İsveç kökenli, hatta ABD baskısıyla polisin bir kaç kez basıp, sonra da İsveç halkının (ve yasalarının) protestosuyla geri adım atmak zorunda kaldığı (şimdilik) Pirate Bay buna iyi bir örne

25 Milyar Dolar İçin Anamı Bile Satarım

Geçen gün bir satıcı geldi, tilki postu satıyordu; 35 YTL tanesi. Belki gözünüze haberlerde de ilişiyordur: kaçak tilki avlayanlar ender de olsa yakalanıyor ve 100 YTL veya benzeri ağır para cezalarına çarptırılıyorlar. Cezayı boş verin ama tilki denen zavallı hayvanın postuna son tüketici yalnızca 35 YTL ödemekte (satıcıyla pazarlık etmedim; belki 30'a da bırakabilirdi). Ya da Kanaltürk'te belediyenin bir vatandaşımızdan yeşil alan yapacağım diye önce istimlak edip, sonra da tapuda amacı dışında kullanılamaz ve satılamaz kaydını değiştirerek kuru gıda toptancılarına tahsis ettigi, onların da başarılı bir girişimcilik örneği göstererek burayı (şimdi kim kuru gıda satmakla ugraşacak canım) Turk Mall şirketine 80 milyon avroya sattığı (üzerine şoping mol ya da moda deyişle shopping mall yapılıyor) araziyle ilgili haberi duymuş olabilirsiniz. Yine, Antalya, Belek ormanlarının, golf sahası yapılmak üzere nasıl katledilip birilerine peşkeş çekildiğini okumuş olanınız da olabili

İşler Ters Giderse...

Resim
  ...halinize şükredin.

Ayak İzleri

Resim
Rüyamda, Tanrıça'yla kumsalda yürüdüğümüzü gördüm. Arkama baktığımda ayak izlerimiz uzanıyordu. Ama bazen iki çift, bazen de tek çift ayak izi vardı. Ve tek çift ayak izi olan yerler yaşamımın en sıkıntılı anlarıydı. Tanrıça'ya sordum, "Sana en ihtiyaç duyduğum anlarda beni niye yalnız bıraktın?" "Seni hiç terketmedim ki" dedi, "O anlar, ikimizin de tek ayak üstünde hopladığı zamanlardı." Ah sersem kafam! Böylesine aptalca bir soruyla O'nun canını sıktığım için çok utanmıştım. -- Carl Muckenhoupt / alt.discordia 'dan

Türk Erkeklerinin Moldova Seferi

Resim
"İstanbul’a sadece 1 saat 15 dakika uzaklıkta bir ülke, Moldova. Biz Moldova’yı, ülkemize çalışmaya gelen kadınları ile tanıyoruz. Onlar ise bizi, Moldova’yı mesken tutan Türk erkekleriyle tanıyor. Moldova Başbakanı Vasili Tarlev’in verdiği bilgiye göre, geçen yıl tam 90 bin Türk erkeği Moldova’ya gitti. Peki neden gitti? " Yerinde inceledik ," diye yazmış Yasemin Yurtman. Zahmet etmiş; nedenini anlamak için bu kadar sıkıntıya girmeye gerek yoktu. Solda yurdum kadınını görüyorsunuz. Aşağıdaysa Moldovalı bir kadın göreceksiniz. Ben, Moldova'yı Örovizyon'da (anlayamayanlar için Eurovision) temsil eden Natalia Barbu'nun resmini tercih ettim (mütevazi bir güzelliği var): Rasyonelliğin, en azından toplumumuzun yarısında da olsa yeşermesi beni ziyadesiyle memnun etti. Erkeklerimizi kutluyorum. Not: Iki resmin boyutları neden eşit değil diyenler olabilir, bu haksızlık değil mi diyenler de. Bunun iki sebebi var: 1. Çarşaflı kadının daha büyük resmi yoktu

Haiku #4: Onunla

Resim
Büyülü bir gün Buram buram biz kokan Farkında mısın?

Devlet Madalyası Kime Verilir?

Resim
  Ecyad, Mekke'de 1781 tarihinde yapılan, 2002 yılında bir krallık tarafından otel yapmak için yıkılan Osmanlı kalesi. Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman icinde, kalbur saman üstünde, Orta Doğu'da bir krallık varmış. Bu krallığın, Kabe'yi korumak için yapılmış 200 küsur yıllık bir kaleyi yıkıp yerine otel yapacak kadar saygısız mı saygısız, resmi, gayrıresmi ziyaretlerinde, yurtdışında kaldığı otellerin odalarına ve koridorlarına kendi resmini astıracak kadar kendini beğenmiş, kaç karısı ve cariyesi olduğunu hatırlayamadığımız (belki kendisi de bilmiyordur), şımarık mı şımarık bir kralı varmış.  Gel zaman git zaman, günlerden bir gün bu kral, yıktırıp otel yaptırdığı kaleyi inşa etmiş olan ülkeye ziyarete gitmiş. Amacı, bu ülkenin yeni seçilen 11. Cumhurbaşkanı'nı kutlamakmış.    Ziyarete gidilen ülkenin 11. Cumhurbaşkanı. Ziyaret gününü, kendini beğenmişliğine yakışır şekilde, o ülkenin kurucusu ve 1. Cumhurbaşkanı'nın ölüm yıldönümüne denk getirmiş.     Ziyaret

İşte Marka Olmak Böyle Bir Şey

Resim
  Google'ca bile yanıtlanamayan bazı sorular vardır.

Zorunlu Bir Anti-Sansür Yazısı Daha

Şu Kate ne ulaşılmaz bir kadın! Güzel Eris , sen bana sabır ver! Hatırlarsaniz, size Kate'e nasıl ulaşacağınızı anlatmış ve bir vekil (proxy) sunucu adresi vermiştim. Türkiye'nin sayılı şirketlerinden birinde çalışmakta olan bir arkadaşım (rumuz sevimli bir hayvan), bilgi işlem bölümlerinin bu vekil sunucuya da erişimi yasakladığını (ne ayıp) ve Kate'i okuyamadığını söyledi. Ani bir tepki vererek burada binlerce vekil sunucunun adresini yayınlamam tabii ki mümkün ama bunu yapmayacağım (sansürcüler de göreceği için onların işini kolaylaştırmayalım istiyorum). Bunlar nasıl bulunur diye uğraşmayı siz okurlara bırakıyorum (bu birinci ev ödeviniz). Onun yerine, bilgi işlem bölümünüz de okusun ve faydalansın diye (tabii biraz bozulmaları da mümkün) iki seçenek daha göstereceğim, ki bu şekilde Türkiye'de her otoritenin uygulayacağı sansürü, bu servisler de engellenmedikçe (ehem, bu biraz zor olabilir ve Sam Amca kızabilir zira bunlar Amerikan şirketleri) aşabilirsiniz. Bu

Haiku #3: Girilmez!

Resim
Açılmıyor ki Algının kapıları Karışığım ben Aldous Huxley, çeşitli uyuşturucuları kendi üzerinde deneyerek tecrübelerini Algı Kapıları isimli romanında aktarmıştı bize. William Blake, içinde hayal mumu kendiliğinden yanmayanlar için, bu mumu yakmanın yollarını denemiş bir yaratıcı olarak tanımlamış Huxley'i. Kenevirin sanayide kullanımıyla ilgili güzel resim ve fotoğraflar içeren bir site [industrialhemp.net] gördüm (marihuana veya marijuana resmi arayanlar hayal kırıklığına uğrayabilir) ve sizinle paylaşmak istedim. Sitede, ingilizce olmasına rağmen kenevir sanayii ile ilgili bayağı bilgi ve link de bulabilirsiniz. Şu Amerikalılar hayli ilginç insanlar. Sen önce yasakla , sonra da uğraş dur (Kenevirle ilgili yasa teklifi 2005'te kongreye sunulmuştu; hala bekliyor)!

Bir Kadın Daha Göçtü Bu Dünyadan

Resim
Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü'nün katkılarıyla %98 Film sunar: Beyaz tayt ve tişört giydiği için aldatıldığını düşünen koca, 17 yaşındaki nikahsız eşini 7 aylık oğlunun gözleri önünde bıçakladı. Henüz daha öldürülmemiş, dayak yememiş Oya Can'lara akıl fikir diliyorum. Daha Ha Gayret 'i yazalı üç saat bile olmamıştı.

Ha Gayret! Başarıyoruz

Bazılarınızın dikkatini çekmiş olabileceği gibi basında Ayşegül Altınay ve Yeşim Arat'ın, TÜBITAK'in desteğiyle hazırladığı çarpıcı araştırmanın sonuçları yayınlandı. Kadına Yönelik Şiddet araştırmasının sonuçlarına göre her üç kadından biri erkeğin şiddetiyle yüz yüze geliyor. Cennet dayak yiyen kadınların ayakları altında olduğuna göre bu pek şaşırtıcı degil, zaten rakamlar da bunu gösteriyor. Asıl şaşırtıcı olan, üç ay kadar önce, Başbakanlığa bağlı Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün yapmış olduğu ankette Türk ailelerinin % 98'inin mutlu olduğunun iddia edilmesiydi. Bu bizi doğal olarak ikibuçuk sonuçtan birisini kabul etmeye zorluyor: Anketlerden birisi yanlış; Dayak yiyen kadın mutlu oluyor; Mutluluğun farklı bir tanımı var. Neyse ki iyi haberler de var: Dünya Ekonomi Forumu'nun raporuna göre Türkiye cinsiyet ayrımcılığı konusunda, 128 ülke arasında 121. sıraya gerilemiş (yanlış yazmadım, gerilemişiz). Hamdolsun, dört nala demokrasiye koştuğum

Nasıl Tarikatçı Olunur?

Resim
Bir din seçin ve onunla devam edin. Sanat merakı amatörlük belirtisidir. Gereksiz utanç verici durumlara düşmeyin. Tanrınızın adını doğru telaffuz etmeyi öğrenin; milletin içinde laylaylom bağırıp çağırmadan önce odanızda pratik yapın. Kafanızdan büyük hiç bir şeyi niyaz etmeyin. Ağırlıgı 5 kiloyu aşan dini mücevherler kullanmayın, başınıza bela alırsınız. Sitronella mumları ayinlerde kullanılmamalıdır. Bunu ne kadar vurgulasak yeridir. Pastel renkli, sevimli hayvan şekilli mumlar Karanlık Güçler için deniz feneri gibidir. Kitiniz daima yanınızda olsun: mum, tebeşir, tütsü, gümüş bıçak, çakı, beylik tabancanız, sarmısak, Sarı İşaret, taksi ücreti, prezervatif ve bozuk para. Müfettişe kaba davranan tarikatçı asla siz olmayın. Otel odalarından ufak tefek şeyler çalmak sorun değildir ama iyi adamları dövmeye kalkmak sizin için pek hayırlı olmaz. Kara Ayin ters giderse tarikat liderinin yanından uzaklaşın. Kızmış cinler daima azametli görünenin peşine düşer. Hınzırca zevk almayin

Almanya Bilgisayarla Casusluğu Genişletmenin Yollarını Arıyor

Resim
Şüphelilerin sabit disklerini gizlice araştırabilmek için yapılan teklif, resmi gözetlemeyle ilgili sabıkası olan ülkede huzursuzluğa neden oldu. İlk delil bombaların kendisiydi, bir çift bavula yerleştirilmiş ve kuzeybatı Almanya'daki iki yolcu trenine bırakılmışlardı. Teknik bir arıza sebebiyle hiç patlamadılar, plan yürümediğinden değil. Şüphelilerin bir tanesinin dizüstü bilgisayarında düzinelerce masumu öldürebilecek bu başarısız bombalama eyleminin planları, taslakları ve bölgenin haritaları bulundu. Peki, ya güvenlik görevlilerinin, planlanan saldırı gerçekleştirilmeden önce, gizlice saldırganların bilgisayarını araştırma olanakları olsaydı? Geçmişinde Gestapo ve Doğu Almanya'nın komünist döneminde insanların hükümetçe gözetlenmesi (Stasi)[1] gibi kötü bir sicili olan ülkede, vatandaşların bütün huzursuzluğuna rağmen güvenlik örgutleri, anılan eylemi bir zamanlar kişiye özel olduğu düşünülen "Belgelerim" diyarına genişletebilmek için bir koz olarak kull

Yazın veya Başka Bir Mevsim Nereye Gitmeyeceğim?

Hepinizin bildiği gibi canım Türkiyem bir turizm cenneti; tabii ki biraz parası olup, iktidara, yerel belediyelere yakın olanlar için. Siz de bu koşulları yerine getiriyorsaniz, memleketin bir kıyısında, yeşil alan olarak tahsis edilmiş, ağaçlandırılması yıllar almış, göçmen kuşların göç yolu üzerinde olan, hatta daha iyisi nesli tehlikede olan 109 kuş türüne evsahipliği yapan, erozyonu önleyen, onlarca familyaya ait yüzlerce havyan türünün yaşadığı, Antalya Belek ormanları gibi bir yeri kapatabilir, otelinizi diker, yüzbinlerce ağacı kesip, bir kaç tane sopalık adam sopalarla toplara vursun (tümce Mine G. Kırıkkanat'ın, Vatan Gazetesi; 07/11/2007. Duygularımı herhalde hiç kimse bu kadar güzel ifade edemezdi) diye golf sahası yapıp para kazanabilir, istihdama katkı sağlayabilir, katma değer yaratabilir, vergi öder, ülkeye döviz kazandırabilirsiniz. Kapitalizm, ne yazık ki hukuk mukuk dinlemiyor. Hukuk, kredi kartını veya çekini veya elektrik, su parasını ödeyemeyen küçükler için

Demokrasi Güzel Şey!

NTVMSNBC'den bir haber : Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Hukuk Fakültesi’nin kuruluş yıldönümü törenlerinde konuşma yaparken salonda bulunan bir öğrenci, Polis Vazife ve Selahiyetler Kanunu’nu gündeme getirerek, polisin okuldan çıkarılmasını istedi ( bak sen! ). Bu sırada salonda bulunan sivil polisler, müdahalede bulunarak kız öğrenciyi salondan çıkardı ( işte budur ). Polisin bu tutumu, salon dışında bulunan bazı öğrenciler tarafından sloganlarla protesto edildi ( hımmm ). Sayıları 40’ı bulan protestocu öğrencilere, fakülte binasına giren çevik kuvvet ekipleri müdahale etti ( işte budur ). Polisin sert müdahalesi sonucu öğrenciler bina dışına çıkartılırken, üç öğrenci gözaltına alındı ( demokrasi güzel şey arkadaş ).

Saçmalık Üreteci

Saçmalık üretecini eski siteden aktarmayı unutmuşum. Böylesine faydalı bir programı sizlerden esirgememek ve bütünlük adına tekrar buraya alıyorum. Özellikle ekonomi ve iş idaresi okuyan üniversite öğrencilerine, şirket toplantılarında ne söyleyeceğini bilemeyenlere, iktisadi raporlar ve/veya sektörel analizler yazan banka çalışanlarına, takıldıkları durumlarda nefeslerini açacak, onlara yeni bir perspektif kazandıracak bu programı sık kullanılanlarınıza eklemeyi unutmayın. Gerçi program ingilizce ama bunun bir sakıncası yok (İki üç bankacıyı veya yukarıda anılan kişileri kendi aralarında işle ilgili sohbet ederken görmüşseniz, zaten türkilizce konuştuklarını biliyorsunuz demektir). Kullanma Kılavuzu: "Make bullshit" kutusuna tıklayın. Çıkan uyduruk ifadeleri yazınıza ekleyin. Tadına doyamadıysanız tekrarlayın.

Yiğitgil'in Yiğitlikleri

Engin Yiğitgil, adı gibi yiğit bir arkadaşımız ve TURSAK (Türkiye Sinema ve Audiovisüel Kültür Vakfı) [evet, iğrenç bir Türkçe, insanın içi kalkıyor değil mi?] başkanlığı yapıyor. Akacak kan damarda durmaz, Yiğitgil de yiğitlik yapmadan duramıyor ve Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin basın danışmanlıgını üstlenen Bir Iletişim AŞ'nin Genel Müdürü Nimet Demir'e, bir kızgınlık anında olduğunu umduğum, sözlü ve fiili saldırıda bulunuyor (yaratıcı insanların böyle ufak tefek kusurlarina göz yummalı mıyız, alın size bir tartışma konusu). E normal tabii, ne de olsa Nimet Hm'ın "Vay bacıma ha!" deyip, kodu mu oturtan, bunu yapanın ayağına sıkacak bir ağası yok (Bir de oturup kalkıp şu erkek-egemen kültürü eleştiriyoruz, oysa bakın, bu durumda kadını şiddetten nasıl koruyacaktı). Tartışma konusu neydi bilmiyorum, hatta yiğidimiz davasında haklı bile olabilir, önemli de değil; haklı olduğu durumlarda bile konumu itibarıyla böyle bir harekete kalkışmaması gerek

Çılgınlık Günleri

Resim
  Aslında niyetim güzel şeyler söylemekti ama çılgınlık günlerinde bu çok zor oluyor; daha keyifli bir günümde yazarım, unutturmayın. Fleetwood Mac en sevdiğim gruplardandı, daha doğrusu gruplardan. Şöyle uzun uzadıya bir "Mac" yazısı yazayım demiştim, elim bir türlü varmadı. Şimdilik Tallulah'nın söylediği bu Mac şarkısıyla [youtube.com] (Oh Daddy) idare edin (aslını koysam muhtemelen nurtopu gibi bir davam daha olur; artı arada sırada karşı cinse de meyleden bir iki kadından (bu Stevie oluyor, Heather ya da Kate olmuyor) bahsetmezsem ilginç varsayımlar üretebilirsiniz ya da üretin isterseniz, ne bileyim).

Heather Gold, Hukuk mu Komedi mi?

Sanırım tuhaflık bende çünkü anormal (sözcüğü istatistiksel anlamda kullanıyorum hani normal dağılımı gösteren çan eğrisinin etekleri var ya, o bölgede anlamında) kadınlara karşı bir zaafımın olduğunu (Heather'ın da karşı cinse ilgisi yok) daha önce söylemişim gibi geliyor bana. Gerçi bu zaaf sayesinde sevgili ülkemizde uygulanan gizli ve/veya aleni sansürün, benim önerdiğim kadın yazarlara mı yoksa cinsel eğilimi farklı olan tüm kadın yazarlara mı uygulandığını öğrenmiş olacagım; eğer Heather da Kate gibi yasaklanırsa bilin ki biri beni gözetliyor. Benim bilgisayarım özürlü olduğu için erişimin yasak olduğu sitelere bile bütün muhalefetime rağmen giriyor (yine soyuttan somuta geçme örneği; ben değil bilgisayar suçlu). Heather Gold hukuk fakültesinde büyüklerinin arzuladığı gibi masum masum (hanım hanımcık diye okuyun) eğitim alırken, birdenbire cinlerin içine girmesiyle komediye yönelmiş (yani o değil cinler suçlu) ama onun etkiledikleri (oto-sansürün güzel bir örneği olarak b