Demokrasiyle Anarşi Arasındaki Sınır - Yamyamlar (3)
Karşılıklılık
Ahlaki yanıt, en basit, en uzun sürdir bilinen ve en geni kabulu olan ahlaki ilkelerden birisi. Karşılıklılık. Sana yapılmasını istemediğini yapma. Altın kural.
Eğer hastane oyunundaki sağlıklı kişi siz olsaydınız, zorunlu organ bağışında bulunmayı kabul eder miydiniz? Hayır mı? O zaman yer değiştirip hastalardan biri olsanız bile bunu başkasına yapmayı haklı gösteremezsiniz. Nokta.
Burada baktığımız karar verme sürecindeki tampon bölgeler. Toplumsal kararların kişisel özgürlükleri çiğneyemeyeği nokta burası.
Sınır iyi tanımlanmış. Ölümcül hastaların veya temsilcilerinin yapabilecekleri en fazla şey bir bağış kampanyası düzenlemek. Bağışçının kararı son nokta; bağımsızlığı mutlak.
Toplumsal kararlar vermekle (kolektivizm, demokrasi) otonomi veya anarşizm arasındaki çizgi bu; ötede yalnızca birey hüküm sürüyor. Demokrasiyle anarşizm arasında kimse bu çizgiyi geçmediği sürece bir çelişki yok.
Gerçek dünyada bağışçının taviz verdiğini de görebiliriz. İntihar etmemek kaydıyla, hastalara veya bir tanesine yardım edebilir. Örneğin kan veya kemik iliği, hatta böbreğinin birini verebilir. Hiçbirisinin de öldürücü sonuçları olmaz.
Kaynağını bulamadığım bir klişe var. Çoğu insana göre bu arifane bir söz ama aslında ahlaki ve taktik açıdan bir saçmalık.Yumruğunu sallama hakkın niye başlayıp, burnumun ucunda biter dıye devam der. Anlaşıldığı kadarıyla kaynak ya iyi korunan bir ortamda büyümüş ya da hiç yakın dövüş dersi almamış.
Saldırıyı savuşturacak önlemleri alma hakkım sizin yumruğu atacağınız kesin olduğu anda doğar. Bazıları saldırma niyetiniz belli olur olmaz kendimi savunmaya başlayabileceğimi savunur ama bana önümüzdeki ay da vurmaya niyetli olabileceiniz için bu biraz muğlaktır. Her halikarda, yumruk gelene dek beklemek zorunda değilim. Bu, İkinci Dünya Savaşında Ingiltere’nin, savaş ilan etmek için Alman uçaklarının hava sahasını geçmesini beklemesi gibi bir şey. Aslında, savaşın da gösterdiği gibi arkadaşıma saldırmanız, benim eyleme geçmem için yeterli olabilir. Arkadaşlarıma yardım etme hakkım var mı? Bilmiyorum, umrumda da değil. Bunu yapacağım. Dolayısıyla arkadaşlarıma saldırmadan önce bunu dikkate almanızda yarar var.
Demokratik oyunun kuralları
Şimdi, hepimizi ilgilendiren konular hakkında karar almak gerektiğinde, bu oyunu ancak bu sınır kabul edilirse oynamaya hazırım; grup benim kişisel bölgeme adım atamaz. Oyun, benim çıkarlarımı veya varlığımı doğrudan tehdit eden kararlara uymamı söyleyen kurallar içeremez. Hiç bir kural, yumruğu burnuma yemeyi kabul etmemi veya bundan kaçınmamı, kendimi savunmamı ya da karşılık vermemi engelleyemez. Bu şartları kabul etmiyorsanız oyunda yokum.
Herhangi bir demokratik tartışmaya başlayabilmemiz için öncelikle anlaşılması gereken budur. Bunu bir kez anladık mı, modern dünyada demokrasinin neden varolamayacağı makul derecede belirginleşir.
Ahlaki yanıt, en basit, en uzun sürdir bilinen ve en geni kabulu olan ahlaki ilkelerden birisi. Karşılıklılık. Sana yapılmasını istemediğini yapma. Altın kural.
Eğer hastane oyunundaki sağlıklı kişi siz olsaydınız, zorunlu organ bağışında bulunmayı kabul eder miydiniz? Hayır mı? O zaman yer değiştirip hastalardan biri olsanız bile bunu başkasına yapmayı haklı gösteremezsiniz. Nokta.
Burada baktığımız karar verme sürecindeki tampon bölgeler. Toplumsal kararların kişisel özgürlükleri çiğneyemeyeği nokta burası.
Sınır iyi tanımlanmış. Ölümcül hastaların veya temsilcilerinin yapabilecekleri en fazla şey bir bağış kampanyası düzenlemek. Bağışçının kararı son nokta; bağımsızlığı mutlak.
Toplumsal kararlar vermekle (kolektivizm, demokrasi) otonomi veya anarşizm arasındaki çizgi bu; ötede yalnızca birey hüküm sürüyor. Demokrasiyle anarşizm arasında kimse bu çizgiyi geçmediği sürece bir çelişki yok.
Gerçek dünyada bağışçının taviz verdiğini de görebiliriz. İntihar etmemek kaydıyla, hastalara veya bir tanesine yardım edebilir. Örneğin kan veya kemik iliği, hatta böbreğinin birini verebilir. Hiçbirisinin de öldürücü sonuçları olmaz.
Kaynağını bulamadığım bir klişe var. Çoğu insana göre bu arifane bir söz ama aslında ahlaki ve taktik açıdan bir saçmalık.Yumruğunu sallama hakkın niye başlayıp, burnumun ucunda biter dıye devam der. Anlaşıldığı kadarıyla kaynak ya iyi korunan bir ortamda büyümüş ya da hiç yakın dövüş dersi almamış.
Saldırıyı savuşturacak önlemleri alma hakkım sizin yumruğu atacağınız kesin olduğu anda doğar. Bazıları saldırma niyetiniz belli olur olmaz kendimi savunmaya başlayabileceğimi savunur ama bana önümüzdeki ay da vurmaya niyetli olabileceiniz için bu biraz muğlaktır. Her halikarda, yumruk gelene dek beklemek zorunda değilim. Bu, İkinci Dünya Savaşında Ingiltere’nin, savaş ilan etmek için Alman uçaklarının hava sahasını geçmesini beklemesi gibi bir şey. Aslında, savaşın da gösterdiği gibi arkadaşıma saldırmanız, benim eyleme geçmem için yeterli olabilir. Arkadaşlarıma yardım etme hakkım var mı? Bilmiyorum, umrumda da değil. Bunu yapacağım. Dolayısıyla arkadaşlarıma saldırmadan önce bunu dikkate almanızda yarar var.
Demokratik oyunun kuralları
Şimdi, hepimizi ilgilendiren konular hakkında karar almak gerektiğinde, bu oyunu ancak bu sınır kabul edilirse oynamaya hazırım; grup benim kişisel bölgeme adım atamaz. Oyun, benim çıkarlarımı veya varlığımı doğrudan tehdit eden kararlara uymamı söyleyen kurallar içeremez. Hiç bir kural, yumruğu burnuma yemeyi kabul etmemi veya bundan kaçınmamı, kendimi savunmamı ya da karşılık vermemi engelleyemez. Bu şartları kabul etmiyorsanız oyunda yokum.
Herhangi bir demokratik tartışmaya başlayabilmemiz için öncelikle anlaşılması gereken budur. Bunu bir kez anladık mı, modern dünyada demokrasinin neden varolamayacağı makul derecede belirginleşir.
Yorumlar
Yorum Gönder