Bulunmak İstemiyorum
Diyelim öyle bir an geldi ki internette veya arama motorlarında bulunmak istemiyorsunuz, ne Google'da, ne Yahoo'da, ne MSN'de, ne Exalead, ne Icerocket, ne de Facebook'da. Belki hayatınızdaki (size göre) utanç verici ya da tüm dünyayla paylaşmak istemediğiniz şeyler arama kutusuna isminiz yazılınca patır patır dökülüyor, belki de Scroogled'ı veya Böyle Arkadaşlar Varken'i okudunuz ve isteriye kapılıp kaybolmak istediniz. Ne yapardınız?
Herşeyden önce vatandaşlık görevinizi yapmadınız ve bunun bedelini ödeyeceksiniz. Birileri (buna Türkiye de dahil) siz uyurken yüzlerce yasa (kanun) ve yönetmelik çıkardı. Devlet dahil her tarafta kaydınız var ve işin kötüsü kayıtlarınız olabilecek en kötü kurumun elinde: devletin yani sır saklamayı beceremediği gibi öncelikle de sizinle uğraşacak bir numaralı kurumun. Ne daha henüz yayınlayabildiğim anonimliği önemsediniz, ne de bunun için uğraşan kişi ve örgütleri. Bir çoğunuz kendi elleriyle kişisel bilgilerini Facebook'a ya da başka yerlere girdi. Evinizde, kimsenin sizi görmediğini sandığınız bilgisayarınızdan ziyaret ettiğiniz her yerin ama her yerin kaydının yasal olarak hizmet sağlayıcınız tarafından tutulması gerekiyor, tutuluyor da. Dolayısıyla siberalemden tamamiyle silinmeniz mümkün değil ama kayıtlarınızın ya da bıraktığınız size göre kötü izlerin biraz düzeltilmesi mümkün. Bana bakmayın, gördüğünüz gibi bunları ben değil süpergöz yazıyor, fakat bazı arkadaşlar bu işe talip.
Yeni bir pazar oluşuyor: kendilerine çevrimiçi itibar yönetimi (ing; ing: online reputation management) uzmanlığı adını veren yepyeni bir sektör doğmakta. Halk diliyle anlatmak gerekirse, bu kuruluşların yaptığı arama motoru sonuçlarında iyileştirme yapmak (dikkat kaydınız silinmiyor, ama kötü sonuçlar dörtyüzüncü, beşyüzüncü sıraya itiliyor) ve hakkınızda kötü şeyler yazanların yasal yollarla korkutulmasının bir karışımı.
Açıkçası birinci kısım, yani beğendiniz sonuçların yukarıya çıkması mümkün ve o kadar zor da değil. Örneğin bana bir e-posta yollayın, hakkınızda bir kaç iyi şey yazayım (gerçek olması gerekmez ve konuyu siz de belirleyebilirsiniz), ve burada çıkan yazı kötü olduğunu düşündüğünüz sonuçlardan daha yukarıda yer alacaktır (arama motoru sorgusuna cevaben çıkan sonuçlarda). Dördüncü Göz'ün arama motorları nezdinde itibarı hiç de fena değil; yerine ve konusuna göre Türkiye'nin en saygın, pardon en çok satan gazeteleriyle bile kapışırım. Herhalde bu garibi de hafiften görürsünüz diye düşünüyorum. Neyse, verdiğim örnekten de anlamış olacağınız gibi (bunun 15-20 sitede daha, belirli aralıklarla yapıldığını düşünün) kötü şeyler belki silinmiyor ama iyice dibe itildikleri için pek ortalıkta gözükmüyor da.
Doğrusu ikinci kısımla ilgili ciddi tereddütlerim var. Bu teknik, eğer teknik diyebilirsek, geri tepebilir ve o görülmesini arzulamadığınız şeylerin büsbütün su yüzüne çıkmasına neden olabilir. İnternet karışık bir mekan, birisi bana avukattan yazı geldi, şunu silecekmişim, vb gibi başka bir yerde, başka bir isimle, sizi iyice deşifre eden bir yazı yazar ve bu virüs gibi yayılırsa, atalarımızın deyişiyle yandı gülüm keten helva.
Benden bu kadar.
Herşeyden önce vatandaşlık görevinizi yapmadınız ve bunun bedelini ödeyeceksiniz. Birileri (buna Türkiye de dahil) siz uyurken yüzlerce yasa (kanun) ve yönetmelik çıkardı. Devlet dahil her tarafta kaydınız var ve işin kötüsü kayıtlarınız olabilecek en kötü kurumun elinde: devletin yani sır saklamayı beceremediği gibi öncelikle de sizinle uğraşacak bir numaralı kurumun. Ne daha henüz yayınlayabildiğim anonimliği önemsediniz, ne de bunun için uğraşan kişi ve örgütleri. Bir çoğunuz kendi elleriyle kişisel bilgilerini Facebook'a ya da başka yerlere girdi. Evinizde, kimsenin sizi görmediğini sandığınız bilgisayarınızdan ziyaret ettiğiniz her yerin ama her yerin kaydının yasal olarak hizmet sağlayıcınız tarafından tutulması gerekiyor, tutuluyor da. Dolayısıyla siberalemden tamamiyle silinmeniz mümkün değil ama kayıtlarınızın ya da bıraktığınız size göre kötü izlerin biraz düzeltilmesi mümkün. Bana bakmayın, gördüğünüz gibi bunları ben değil süpergöz yazıyor, fakat bazı arkadaşlar bu işe talip.
Yeni bir pazar oluşuyor: kendilerine çevrimiçi itibar yönetimi (ing; ing: online reputation management) uzmanlığı adını veren yepyeni bir sektör doğmakta. Halk diliyle anlatmak gerekirse, bu kuruluşların yaptığı arama motoru sonuçlarında iyileştirme yapmak (dikkat kaydınız silinmiyor, ama kötü sonuçlar dörtyüzüncü, beşyüzüncü sıraya itiliyor) ve hakkınızda kötü şeyler yazanların yasal yollarla korkutulmasının bir karışımı.
Açıkçası birinci kısım, yani beğendiniz sonuçların yukarıya çıkması mümkün ve o kadar zor da değil. Örneğin bana bir e-posta yollayın, hakkınızda bir kaç iyi şey yazayım (gerçek olması gerekmez ve konuyu siz de belirleyebilirsiniz), ve burada çıkan yazı kötü olduğunu düşündüğünüz sonuçlardan daha yukarıda yer alacaktır (arama motoru sorgusuna cevaben çıkan sonuçlarda). Dördüncü Göz'ün arama motorları nezdinde itibarı hiç de fena değil; yerine ve konusuna göre Türkiye'nin en saygın, pardon en çok satan gazeteleriyle bile kapışırım. Herhalde bu garibi de hafiften görürsünüz diye düşünüyorum. Neyse, verdiğim örnekten de anlamış olacağınız gibi (bunun 15-20 sitede daha, belirli aralıklarla yapıldığını düşünün) kötü şeyler belki silinmiyor ama iyice dibe itildikleri için pek ortalıkta gözükmüyor da.
Doğrusu ikinci kısımla ilgili ciddi tereddütlerim var. Bu teknik, eğer teknik diyebilirsek, geri tepebilir ve o görülmesini arzulamadığınız şeylerin büsbütün su yüzüne çıkmasına neden olabilir. İnternet karışık bir mekan, birisi bana avukattan yazı geldi, şunu silecekmişim, vb gibi başka bir yerde, başka bir isimle, sizi iyice deşifre eden bir yazı yazar ve bu virüs gibi yayılırsa, atalarımızın deyişiyle yandı gülüm keten helva.
Benden bu kadar.
Yorumlar
Yorum Gönder