İki Önemsiz Piksel - Scroogled 4
Greg sesini yeniden kazandığını hissetti. "Kimliğinizi görmek istiyorum," diye üsteledi.
Adamın köpeğe benzeyen yüzü aydınlandı ve müstehzi bir kahkaha koyverdi. "Arkadaş, ben polis değilim," diye yanıtladı. "Danışmanlık yapıyorum. Beni Google tuttu - şirketim, onların Washington'daki çıkarlarını temsil ediyor - ilişkiler kurmak için. Tabii ki önce seninle konuşmadan polisi karıştırmayacaktık. Sen ailedensin. Aslında, sana bir teklifte bulunmak istiyorum."
Greg kahve makinesinin yanına gidip eskimiş süzgeci attı.
"Basına gideceğim," dedi.
Adam tekrar düşünüyormuş gibi başını salladı. "Sen bilirsin. Yarın, sabahtan Chronicle'ın ofisine gidip herşeyi ortaya saçabilirsin. Dediklerini doğrulayacak bir kaynak bakacaklardır. Bulamayacaklar. Aramaya kalktıklarında da biz onları bulacağız. Şimdi arkadaşım, neden beni bir kez de olsa dinlemiyorsun? Ben kazan-kazan işindeyim. Bunda da çok iyiyim." Duraksadı. "Aklıma gelmişken, kahve çekirdekleri harika ama onları önce hafif sudan geçirsen iyi olur. Acılığını alır ve kokusunu açığa çıkarır. Haydi, bana bir elek ver."
Greg, adamın sessizce ceketini çıkarıp mutfak sandalyesine astıktan sonra dikkatlice kollarını sıvamasını ve ucuz dijital saatini cebine koyuşunu izledi. Kahveleri eleğe boşalttı ve musluğun altında suya tuttu.
Tıknaz yapılı ve çok soluktu; bir elektrik mühendisinin zerafetine sahipti. Gerçek bir Google'cı gibi görünüyordu, hatta ayrıntılara saplantısı vardı. Kahve değirmeninden de anlıyordu.
"49. Bina[1] için bir ekip toparlıyoruz..."
Greg gayrı ihtiyari "49. Bina diye bir yer yok," dedi.
"Tabii ki, dedi adam, "49. Bina yok. Ama GoogleMatik'i baştan yapacak bir ekip kuruyoruz. Maya'nın kodu pek verimli değildi, biliyorsun. Hatalarla doluydu. Daha günceline ihtiyacımız var. Sen doğru adam olabilirdin, ve tekrar içeride olsaydın, ne bildiğinin bir önemi kalmazdı."
"İnanamıyorum," dedi Greg, gülerek. "Eğer iyilik karşılığı siyasi adayları aklamanıza yardım edeceğimi düşünüyorsanız, sandığımdan da delisiniz."[2]
"Greg," dedi adam, "herkesi aklamıyoruz. Yalnızca ortalığı biraz temizleyeceğiz. Bazı seçilmiş insanlar için. Sanırım, anlıyorsun. Ayrıntılı incelendiğinde, herkesin Google profili biraz korkutucudur. Ayrıntılı incelemeyse siyasetin bedeli, biliyorsun. Aday olmak, halka açık kolonoskopi[3] gibi bir şey." Çekilmiş kahveyi doldurup düğmeye basarken yüzü aşırı dikkatten biraz gerilmişti. "Greg iki kahve fincanı çıkardı - Google fincanları, tabii ki - ve adama verdi.
Maya'nın sana yaptığını biz de dostlarımıza yapacağız. Birazcık temizlik. Bütün istediğimiz onların mahremiyetini korumak. Hepsi bu."
Greg kahvesinden bir yudum çekti. "Temizlemediğiniz adaylara ne oluyor?"
"Evet," dedi adam, zayıf bir sırıtışla. "Evet, haklısın. Onların için biraz zor olacak." Ceketinin cebini karıştırıp bir kaç nüsha katlanmış kağıt çıkarttı. Köşelerini düzeltti ve masanın üstüne koydu. "İşte yardımımıza ihtiyacı olan iyi insanlardan bir tanesi." Son üç dönemdir Greg'in kampanyasına katkıda bulunduğu adayın arama sorgularının tarihçesiydi.
"Adam, yoğun geçen bir kampanya gününün ardından oteline geri dönüyor, dizüstünü açıyor, ve arama kutusuna 'ateşli kıçlar' yazıyor. Ne var bunda, öyle değil mi? Bize göre, bunun iyi bir insanı memleketine hizmet etmesinden alıkoyması tek kelimeyle gayrı-Amerikan."
Greg yavaşça başını salladı.
"Öyleyse adama yardım edecek misin?" diye sordu adam.
"Evet."
"İyi. Son bir şey daha var. Maya'yı bulmamıza yardım etmeni istiyoruz. Bizim hedeflerimizi hiç anlamamış, ve şimdi de kümesten uçmuş gibi gözüküyor."
Gözü tekrar adayın sorgu tarihçesine kaydı.
"Evet, gitmiş olabilir," diye karşılık verdi.
DHS ve NSA'nın istihbarat ve analiz işinin % 80'e dek olan kısmını özel yüklenicilere ihale etmesine olanak veren Amerika'nın İletişim ve Hipermetninin Korunması ve Teşviki Yasası'nı onaylamak yeni Kongre'nin 11 iş gününü aldı. Kuramsal olarak, ihaleler rekabete açıktı, ama Google'ın 49. Bina'sının emin odalarında kiz kazanacak diye bir soru sorulmuyordu? Eğer kötü adamları sınırı geçerken yakalamak için 15 milyarı harcayan Google olsaydı, yakalanacaklarına bahse girebilirdiniz - hükümetler, Doğru Arama Yapmaktan anlamazdı.
Ertesi sabah traş olurken, Greg yüzünü iyice inceledi (güvenlik takıntılılar Hacker tarzını beğenmedikleri gibi, bunu yüzünüze söylemekten de çekinmiyorlardı), ve bugün, ABD hükümetinin de facto istihbarat ajanı olarak ilk günü olduğu aklına geldi. Ne kadar kötü olabilirdi ki? DHS'deki sert yumruklu bir masabaşı memurunun yerine, bunu Google'ın yapması daha iyi değil miydi?
Googleplex'te , melez arabaların ve bisikletlerin arasına park ettiğinde çoktan kendini inandırmıştı. Kimlik kartı 49. Binanın kapısını açmayı başaramadığında, kantinden hangi organik yemeği ısmarlayacapını düşünmekteydi. Ne zaman kartını geçirse, aptal kırmızı LED yanıp sönüyordu. Başka bina olsaydı, girip çıkan yüzlerce insanın birinin peşine takılmak mümkündü. Ama 49'daki Google'cılar yalnız yemek için dıları çıkarlardı, o da çıkarlarsa.
Dene, dene, dene. Birden yanında bir ses duydu.
"Greg, seninle konuşabilir miyim?"
Buruşuk adam kolunu omzuna attı, ve Greg adamın limonlu traş losyonunun kokusunu duydu. Her akşam beraberce barlara takıldıkları Baja'daki dalış hocasının kokusunu andırıyordu. Greg adını hatırlayamadı. Juan Carlos? Juan Luis?
Adamın omzundaki kolu güçlüydü, ve onu kapıdan uzaklaştırıp, yeni biçilmiş otların arasından mutfağın yanındaki bahçeye doğru yöneltti. "Sana bir kaç gün izin veriyoruz," dedi.
Greg ani bir korku duydu. "Neden?" Yanlış bir şey mi yapmıştı? Hapse mi gidecekti?
"Konu, Maya." Adam onu kendisine çevirdi, ve dipsiz kuyuya benzeyen bakışlarını ona dikti. "Kendini öldürmüş. Guatemala'da. Çok üzgünüm, Greg."
Greg uçarak yükseldiğini hissetti, binlerce mil yukarıya, Google Earth ile Googleplex'e bakar gibi, o ve buruşuk adam, bir çift nokta, iki piksel, küçük ve önemsiz. Saçını, başını yırtmak, dizüstü çökmek, ağlamak istedi.
Çok uzaklardan, kendi sesini duydu, "İzne ihtiyacım yok, ben iyiyim," derken.
Çok uzaklardan, buruşuk adamın ısrar ettiğini işitti.
Tartışma uzun sürdü, ve sonra iki piksel de beraberce 49. Binaya girdiler, ve kapı arkalarından kapandı.
3. Bölüm
[1] 51. bölgeye bir gönderme. Ne olduğunu sormayın, çünkü yok.
[2] Sanırım oralarda böyle konuşabilmelerinin sebebi refah düzeyinin yüksekliği. Ben olsam o dakika kabul ederdim. :-)
[3] Benzetmeyi çok sevdim.
Adamın köpeğe benzeyen yüzü aydınlandı ve müstehzi bir kahkaha koyverdi. "Arkadaş, ben polis değilim," diye yanıtladı. "Danışmanlık yapıyorum. Beni Google tuttu - şirketim, onların Washington'daki çıkarlarını temsil ediyor - ilişkiler kurmak için. Tabii ki önce seninle konuşmadan polisi karıştırmayacaktık. Sen ailedensin. Aslında, sana bir teklifte bulunmak istiyorum."
Greg kahve makinesinin yanına gidip eskimiş süzgeci attı.
"Basına gideceğim," dedi.
Adam tekrar düşünüyormuş gibi başını salladı. "Sen bilirsin. Yarın, sabahtan Chronicle'ın ofisine gidip herşeyi ortaya saçabilirsin. Dediklerini doğrulayacak bir kaynak bakacaklardır. Bulamayacaklar. Aramaya kalktıklarında da biz onları bulacağız. Şimdi arkadaşım, neden beni bir kez de olsa dinlemiyorsun? Ben kazan-kazan işindeyim. Bunda da çok iyiyim." Duraksadı. "Aklıma gelmişken, kahve çekirdekleri harika ama onları önce hafif sudan geçirsen iyi olur. Acılığını alır ve kokusunu açığa çıkarır. Haydi, bana bir elek ver."
Greg, adamın sessizce ceketini çıkarıp mutfak sandalyesine astıktan sonra dikkatlice kollarını sıvamasını ve ucuz dijital saatini cebine koyuşunu izledi. Kahveleri eleğe boşalttı ve musluğun altında suya tuttu.
Tıknaz yapılı ve çok soluktu; bir elektrik mühendisinin zerafetine sahipti. Gerçek bir Google'cı gibi görünüyordu, hatta ayrıntılara saplantısı vardı. Kahve değirmeninden de anlıyordu.
"49. Bina[1] için bir ekip toparlıyoruz..."
Greg gayrı ihtiyari "49. Bina diye bir yer yok," dedi.
"Tabii ki, dedi adam, "49. Bina yok. Ama GoogleMatik'i baştan yapacak bir ekip kuruyoruz. Maya'nın kodu pek verimli değildi, biliyorsun. Hatalarla doluydu. Daha günceline ihtiyacımız var. Sen doğru adam olabilirdin, ve tekrar içeride olsaydın, ne bildiğinin bir önemi kalmazdı."
"İnanamıyorum," dedi Greg, gülerek. "Eğer iyilik karşılığı siyasi adayları aklamanıza yardım edeceğimi düşünüyorsanız, sandığımdan da delisiniz."[2]
"Greg," dedi adam, "herkesi aklamıyoruz. Yalnızca ortalığı biraz temizleyeceğiz. Bazı seçilmiş insanlar için. Sanırım, anlıyorsun. Ayrıntılı incelendiğinde, herkesin Google profili biraz korkutucudur. Ayrıntılı incelemeyse siyasetin bedeli, biliyorsun. Aday olmak, halka açık kolonoskopi[3] gibi bir şey." Çekilmiş kahveyi doldurup düğmeye basarken yüzü aşırı dikkatten biraz gerilmişti. "Greg iki kahve fincanı çıkardı - Google fincanları, tabii ki - ve adama verdi.
Maya'nın sana yaptığını biz de dostlarımıza yapacağız. Birazcık temizlik. Bütün istediğimiz onların mahremiyetini korumak. Hepsi bu."
Greg kahvesinden bir yudum çekti. "Temizlemediğiniz adaylara ne oluyor?"
"Evet," dedi adam, zayıf bir sırıtışla. "Evet, haklısın. Onların için biraz zor olacak." Ceketinin cebini karıştırıp bir kaç nüsha katlanmış kağıt çıkarttı. Köşelerini düzeltti ve masanın üstüne koydu. "İşte yardımımıza ihtiyacı olan iyi insanlardan bir tanesi." Son üç dönemdir Greg'in kampanyasına katkıda bulunduğu adayın arama sorgularının tarihçesiydi.
"Adam, yoğun geçen bir kampanya gününün ardından oteline geri dönüyor, dizüstünü açıyor, ve arama kutusuna 'ateşli kıçlar' yazıyor. Ne var bunda, öyle değil mi? Bize göre, bunun iyi bir insanı memleketine hizmet etmesinden alıkoyması tek kelimeyle gayrı-Amerikan."
Greg yavaşça başını salladı.
"Öyleyse adama yardım edecek misin?" diye sordu adam.
"Evet."
"İyi. Son bir şey daha var. Maya'yı bulmamıza yardım etmeni istiyoruz. Bizim hedeflerimizi hiç anlamamış, ve şimdi de kümesten uçmuş gibi gözüküyor."
Gözü tekrar adayın sorgu tarihçesine kaydı.
"Evet, gitmiş olabilir," diye karşılık verdi.
DHS ve NSA'nın istihbarat ve analiz işinin % 80'e dek olan kısmını özel yüklenicilere ihale etmesine olanak veren Amerika'nın İletişim ve Hipermetninin Korunması ve Teşviki Yasası'nı onaylamak yeni Kongre'nin 11 iş gününü aldı. Kuramsal olarak, ihaleler rekabete açıktı, ama Google'ın 49. Bina'sının emin odalarında kiz kazanacak diye bir soru sorulmuyordu? Eğer kötü adamları sınırı geçerken yakalamak için 15 milyarı harcayan Google olsaydı, yakalanacaklarına bahse girebilirdiniz - hükümetler, Doğru Arama Yapmaktan anlamazdı.
Ertesi sabah traş olurken, Greg yüzünü iyice inceledi (güvenlik takıntılılar Hacker tarzını beğenmedikleri gibi, bunu yüzünüze söylemekten de çekinmiyorlardı), ve bugün, ABD hükümetinin de facto istihbarat ajanı olarak ilk günü olduğu aklına geldi. Ne kadar kötü olabilirdi ki? DHS'deki sert yumruklu bir masabaşı memurunun yerine, bunu Google'ın yapması daha iyi değil miydi?
Googleplex'te , melez arabaların ve bisikletlerin arasına park ettiğinde çoktan kendini inandırmıştı. Kimlik kartı 49. Binanın kapısını açmayı başaramadığında, kantinden hangi organik yemeği ısmarlayacapını düşünmekteydi. Ne zaman kartını geçirse, aptal kırmızı LED yanıp sönüyordu. Başka bina olsaydı, girip çıkan yüzlerce insanın birinin peşine takılmak mümkündü. Ama 49'daki Google'cılar yalnız yemek için dıları çıkarlardı, o da çıkarlarsa.
Dene, dene, dene. Birden yanında bir ses duydu.
"Greg, seninle konuşabilir miyim?"
Buruşuk adam kolunu omzuna attı, ve Greg adamın limonlu traş losyonunun kokusunu duydu. Her akşam beraberce barlara takıldıkları Baja'daki dalış hocasının kokusunu andırıyordu. Greg adını hatırlayamadı. Juan Carlos? Juan Luis?
Adamın omzundaki kolu güçlüydü, ve onu kapıdan uzaklaştırıp, yeni biçilmiş otların arasından mutfağın yanındaki bahçeye doğru yöneltti. "Sana bir kaç gün izin veriyoruz," dedi.
Greg ani bir korku duydu. "Neden?" Yanlış bir şey mi yapmıştı? Hapse mi gidecekti?
"Konu, Maya." Adam onu kendisine çevirdi, ve dipsiz kuyuya benzeyen bakışlarını ona dikti. "Kendini öldürmüş. Guatemala'da. Çok üzgünüm, Greg."
Greg uçarak yükseldiğini hissetti, binlerce mil yukarıya, Google Earth ile Googleplex'e bakar gibi, o ve buruşuk adam, bir çift nokta, iki piksel, küçük ve önemsiz. Saçını, başını yırtmak, dizüstü çökmek, ağlamak istedi.
Çok uzaklardan, kendi sesini duydu, "İzne ihtiyacım yok, ben iyiyim," derken.
Çok uzaklardan, buruşuk adamın ısrar ettiğini işitti.
Tartışma uzun sürdü, ve sonra iki piksel de beraberce 49. Binaya girdiler, ve kapı arkalarından kapandı.
3. Bölüm
[1] 51. bölgeye bir gönderme. Ne olduğunu sormayın, çünkü yok.
[2] Sanırım oralarda böyle konuşabilmelerinin sebebi refah düzeyinin yüksekliği. Ben olsam o dakika kabul ederdim. :-)
[3] Benzetmeyi çok sevdim.
Yorumlar
Yorum Gönder