İlkellik
İki gün önceki temizliğin imandan geldiği acı verici olaydan sonra bir şey devamlı beni rahatsız etti. Ne olduğunu şu ana dek bulamamıştım. Bugün buldum.
Gerçek, bir yazının konu resmi olan kelebeğe bakarken bir anda kendini gösterdi. Kelebeklerin yaşam süresini düşündüm. Çoğunlukla 1-2 gün yaşayan bu canlılarla, ölen genç kadını karşılaştırdım. Acaba bir kelebek gibi dolu dolu yaşayabilmiş miydi?
Sonra gözüm sağ üstte en çok okunanlar bölümüne takıldı: Exegesis, Exegesis, Exegesis… Artık emindim. Bu yaşananlarla, yazının ismi olan “yaşam” ve kelebek resmi o kadar birbirine zıttı ki. Exegesis’te uyardığımız kavramların içinin boşaltılması tuzağına toplum olarak biz de düşmüştük. Her ölüm haberini yaşam kategorisinde veriyor (Ntvmsnbc’de haber için “güncel” kategorisi seçilmiş), sanki bilinçaltımızda bu olayı içselleştirip, yaşamın doğal bir parçası haline getiriyorduk. Sanki bu, basit bir trafik kazasıydı: üzücüydü fakat oluyordu. Sanki töre denilen illet sis gibi, fırtına gibi, deprem gibi bir doğa olayıydı, kontrolumuz dışındaydı. Ona engel olamaz fakat depreme dayanıklı ev yapmak yerine, deprem sonrasında prefabrik ev yapar gibi sorumluları 3-5-10 yıl hapse atardık ve vicdanımız rahatlardı: Sonuçta sorumluları cezalandırmıştık ya.
Bu olaydan sonra da kadınlar, kızlar öldürülecek, bazıları intihar edecek, ve çok az bır kısmı kendini kurtaracak. Peki ya öldürülmeyip veya intihar etmeyip hayatta kalanlar? Her gün bu erkek egemen, şiddet dolu kültürün içinde dayak yiyerek, tecavüz edilerek, zorla istemediği bir adama satılıp evlendirilerek, hiç bisiklete binmeyerek, yetenekleri doğrultusunda kendisini geliştirmesine olanak verilmeyip bir çöp kovası kadar bile değer biçilmeyen “mutsuz ve çaresiz,” bizim haberimiz bile olmadan köleden beter yaşamaya devam edenler?
Bu olayları gözünüze sokmaya devam edeceğiz ama konu kategorisi artık “yaşam” olmayacak. Hayvanlık mı yoksa ilkellik mi diye iki seçenek arasında gidip geldikten sonra ilkellikte karar kıldık ve buna uygun bir de kategori resmi arıyoruz, zira bu eylemi yapanların beslenme zincirinde hayvanların daha üstünde olduğuna inanmıyoruz (Yerleri sürüngenlerin bile altında).
Basının, medyanın, herkesin, bu olayları güncel, yaşamın parçası, dram, trajedi, namus belası, töre vb gibi eylemi doğallaştıran, kabul etmemizi kolaylaştıran sözcüklerden uzaklaşmasını diliyorum. Bu olayları, şerefsizlik, pislik, adilik, havvanlık, alçaklık, ilkellik, zalimlik, katliam, ihanet, vahşet, zavallılık, basitlik, aptallık, geri zekalılık, domuzluk, utanmazlık, itlik, itoğluitlik, puştluk vb sözcüklerle nitelemeli, kullanılan resimleri, grafikleri ona göre seçmeli, bu suçtan hüküm giyenler için ‘Z’ tipi hapishaneler inşa etmeli, bu hapishanelere “Z tipi bok çukuru” demeli, bilinçaltımızda bu melaneti içselleştirmemeliyiz. Bu eylemi yapanları yüceltmemeli, onların adının geçtiği yerlerde, töre, şeref, onur, yaşam, namus gibi sözcükleri kullanmaktan kaçınmalıyız. Bunu yapmalıyız.
Gerçek, bir yazının konu resmi olan kelebeğe bakarken bir anda kendini gösterdi. Kelebeklerin yaşam süresini düşündüm. Çoğunlukla 1-2 gün yaşayan bu canlılarla, ölen genç kadını karşılaştırdım. Acaba bir kelebek gibi dolu dolu yaşayabilmiş miydi?
Sonra gözüm sağ üstte en çok okunanlar bölümüne takıldı: Exegesis, Exegesis, Exegesis… Artık emindim. Bu yaşananlarla, yazının ismi olan “yaşam” ve kelebek resmi o kadar birbirine zıttı ki. Exegesis’te uyardığımız kavramların içinin boşaltılması tuzağına toplum olarak biz de düşmüştük. Her ölüm haberini yaşam kategorisinde veriyor (Ntvmsnbc’de haber için “güncel” kategorisi seçilmiş), sanki bilinçaltımızda bu olayı içselleştirip, yaşamın doğal bir parçası haline getiriyorduk. Sanki bu, basit bir trafik kazasıydı: üzücüydü fakat oluyordu. Sanki töre denilen illet sis gibi, fırtına gibi, deprem gibi bir doğa olayıydı, kontrolumuz dışındaydı. Ona engel olamaz fakat depreme dayanıklı ev yapmak yerine, deprem sonrasında prefabrik ev yapar gibi sorumluları 3-5-10 yıl hapse atardık ve vicdanımız rahatlardı: Sonuçta sorumluları cezalandırmıştık ya.
Bu olaydan sonra da kadınlar, kızlar öldürülecek, bazıları intihar edecek, ve çok az bır kısmı kendini kurtaracak. Peki ya öldürülmeyip veya intihar etmeyip hayatta kalanlar? Her gün bu erkek egemen, şiddet dolu kültürün içinde dayak yiyerek, tecavüz edilerek, zorla istemediği bir adama satılıp evlendirilerek, hiç bisiklete binmeyerek, yetenekleri doğrultusunda kendisini geliştirmesine olanak verilmeyip bir çöp kovası kadar bile değer biçilmeyen “mutsuz ve çaresiz,” bizim haberimiz bile olmadan köleden beter yaşamaya devam edenler?
Bu olayları gözünüze sokmaya devam edeceğiz ama konu kategorisi artık “yaşam” olmayacak. Hayvanlık mı yoksa ilkellik mi diye iki seçenek arasında gidip geldikten sonra ilkellikte karar kıldık ve buna uygun bir de kategori resmi arıyoruz, zira bu eylemi yapanların beslenme zincirinde hayvanların daha üstünde olduğuna inanmıyoruz (Yerleri sürüngenlerin bile altında).
Basının, medyanın, herkesin, bu olayları güncel, yaşamın parçası, dram, trajedi, namus belası, töre vb gibi eylemi doğallaştıran, kabul etmemizi kolaylaştıran sözcüklerden uzaklaşmasını diliyorum. Bu olayları, şerefsizlik, pislik, adilik, havvanlık, alçaklık, ilkellik, zalimlik, katliam, ihanet, vahşet, zavallılık, basitlik, aptallık, geri zekalılık, domuzluk, utanmazlık, itlik, itoğluitlik, puştluk vb sözcüklerle nitelemeli, kullanılan resimleri, grafikleri ona göre seçmeli, bu suçtan hüküm giyenler için ‘Z’ tipi hapishaneler inşa etmeli, bu hapishanelere “Z tipi bok çukuru” demeli, bilinçaltımızda bu melaneti içselleştirmemeliyiz. Bu eylemi yapanları yüceltmemeli, onların adının geçtiği yerlerde, töre, şeref, onur, yaşam, namus gibi sözcükleri kullanmaktan kaçınmalıyız. Bunu yapmalıyız.
Yorumlar
Yorum Gönder