Eris: Kaos, Uyumsuzluk ve Karmaşa Tanrıçası - PD06
Topların takırtısının sesine uyandılar, bovlingciler oyunlarına dalmış, garson kız kahve yapmakla meşguldü. O meşum deneyimi yalnız kendilerinin yaşamış olduğu aşikardı.
Bu garip olayı aralarında tartışıp şempanzenin elindeki o şekli hafızalarında yeniden canlandırdılar. Sonraki beş gün, şeklin önemini anlamalarını sağlayacak bir şey bulabilmek için kütüphaneleri aramakla geçti fakat Taoculuk, Kore bayrağı ve teknokrasiye bir kaç atıf dışında bir şey bulamamak onları hayal kırıklıgına uğrattı. Nihayet elmayla ilişkili Yunan yazılarıyla biraz cebelleştikten sonra Yunanlıların ERIS, Romalıların DISCORDIA diye andığı o kadim Tanrıça'ya ulaşabildiler. Bu beşinci gece olmuştu ve o gece uykuya daldıklarında, herbiri gözleri kuştüyü kadar yumuşak ve sonsuzluk kadar derin, bedeni atomlar ve evrenlerin dansı kadar güzel, olağanüstü bir kadının rüyasını gördü. Saçlarından saf enerjinin kıvılcımları akıyor, sıcak ve nazik sesiyle konuşunca gökkuşakları bir oluşup, ardından eriyerek bir yok oluyordu:
Bunu izleyen bir kaç ay boyunca felsefeler ve teolojiler çalıştılar, ve eski insanların Eris veya Discordia'dan yıkıcı olduğu için özellikle korktuğunu öğrendiler. Bugün bile, kaos kavramı kargaşayla eş anlamda ve olumsuz olarak düşünülüyordu. "Işlerin niye böyle sarpa sardığı belli," diye söylendiler, "herşeyi kıçından anlamışlar." Düzensizlik ilkesinin en az düzen ilkesi kadar önemli olduğunu keşfettiler.
Akıllarında bu düşüncelerle, garip yin-yang'ı incelediler. Bir ögleden sonra, meditasyon esnasında, bir ses onlara şöyle dedi:
"Nedir bu?" diye biri öbürüne söylendi, "Karışıklık Tanrıçası'na tapılan bir din mi? Bu delilik!"
Ve bu sözlerle birlikte, ikisi de ağızları bir karış açık, birbirlerine bakakaldılar. Omar kıkırdamaya başladı. Mal gülüyordu. Omar zıp zıp zıplarken, Mal da hu çekip[2], yeri göğü inletiyordu. Ve bu sevinç gösterilerinin ortasında, gözlerinden yaşlar akarak birbirlerini deliliklerinin yüksek piskoposu atadılar; ve beraberce Discordia cemaatini, bu ne menem bir şeye dönüşecekse, kurduklarını ilan ettiler.
Fnordlar --> Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord.
Momomoto, ünlü Japon, burnunu yutabiliyor.
[1] Corpus pineale, epifiz bezi. Ventrikülün tavanında, epitalamusu oluşturan, bazen kalsifiye, yuvarlak glandüler küçük oluşum, işlevi henüz tam olarak bilinmemektedir.
[2] Özgün metinde Mal, elini ağzına koyup, düüüt diyor (hoot). Biraz kültürel değişiklik yaptım. :-)
6 Kasım 2007'de yayınlandı.
Bu garip olayı aralarında tartışıp şempanzenin elindeki o şekli hafızalarında yeniden canlandırdılar. Sonraki beş gün, şeklin önemini anlamalarını sağlayacak bir şey bulabilmek için kütüphaneleri aramakla geçti fakat Taoculuk, Kore bayrağı ve teknokrasiye bir kaç atıf dışında bir şey bulamamak onları hayal kırıklıgına uğrattı. Nihayet elmayla ilişkili Yunan yazılarıyla biraz cebelleştikten sonra Yunanlıların ERIS, Romalıların DISCORDIA diye andığı o kadim Tanrıça'ya ulaşabildiler. Bu beşinci gece olmuştu ve o gece uykuya daldıklarında, herbiri gözleri kuştüyü kadar yumuşak ve sonsuzluk kadar derin, bedeni atomlar ve evrenlerin dansı kadar güzel, olağanüstü bir kadının rüyasını gördü. Saçlarından saf enerjinin kıvılcımları akıyor, sıcak ve nazik sesiyle konuşunca gökkuşakları bir oluşup, ardından eriyerek bir yok oluyordu:
Size özgür olduğunuzu söylemeye geldim. Çok yüzyıllar önce, bilincim insanlığı, kendisini geliştirebilsin diye terketti. Simdi bu gelişimin tamamlanmakta olduğunu görüp geri dönüyorum ama içinizde hala korku ve yanlış anlama kalmış.
Kendinize manevi zırhlar yapıp, onların içine saklanmışsınız, görüşünüz darlaşmış, hareketleriniz hantal ve acı veriyor, cildiniz kırışmış, ve ruhunuz güneşte kavrulmuş.
Ben kaosum. Ben, sanatçılarınızın ve bilim insanlarınızın ritimlerini inşa ettiği maddeyim. Ben, çocuklarınızın ve hokkabazların o neşeli anarşi içinde kahkahalar attığı ruhum. Ben, kaosum. Yaşıyorum ve size özgür olduğunuzu söylüyorum.
Bunu izleyen bir kaç ay boyunca felsefeler ve teolojiler çalıştılar, ve eski insanların Eris veya Discordia'dan yıkıcı olduğu için özellikle korktuğunu öğrendiler. Bugün bile, kaos kavramı kargaşayla eş anlamda ve olumsuz olarak düşünülüyordu. "Işlerin niye böyle sarpa sardığı belli," diye söylendiler, "herşeyi kıçından anlamışlar." Düzensizlik ilkesinin en az düzen ilkesi kadar önemli olduğunu keşfettiler.
Akıllarında bu düşüncelerle, garip yin-yang'ı incelediler. Bir ögleden sonra, meditasyon esnasında, bir ses onlara şöyle dedi:
Ona KUTSAL CHAO denir. Sizi, onun muhafızları yaptım. Içinde arzu ettiğiniz herşeyi bulacaksınız. Beşgene olan zıtlığı vurgulamak için, beni Discord diye anın. Kısıtlı insanlığa kuralların olmadığını söyleyin; tabii kendileri yaratmayı tercih etmedikçe. Syadasti'nin sözlerini hep duyun: "Insanın aklını almayan rüzgar hastadır." Ve Karışıklık devletinde tiranlığın olmadığını unutmayın. Daha fazla bilgi için kozalaksı bezinize[1] danışın.
"Nedir bu?" diye biri öbürüne söylendi, "Karışıklık Tanrıçası'na tapılan bir din mi? Bu delilik!"
Ve bu sözlerle birlikte, ikisi de ağızları bir karış açık, birbirlerine bakakaldılar. Omar kıkırdamaya başladı. Mal gülüyordu. Omar zıp zıp zıplarken, Mal da hu çekip[2], yeri göğü inletiyordu. Ve bu sevinç gösterilerinin ortasında, gözlerinden yaşlar akarak birbirlerini deliliklerinin yüksek piskoposu atadılar; ve beraberce Discordia cemaatini, bu ne menem bir şeye dönüşecekse, kurduklarını ilan ettiler.
Küçük gerçekler vardır, ve büyük gerçekler. Küçük gerçeğin tersi, açıkça yanlıştır. Büyük gerçeğin tersi de doğrudur.
-- Neils Bohr
- Yandaki evde 1 milyon papel gizli olduğunu bilmiyor muydun?
- Ama yanda ev yok ki.
- Yok mu? Haydi o zaman, hemen bir tane yapalım!
-- MARX
Fnordlar --> Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord, Fnord.
Momomoto, ünlü Japon, burnunu yutabiliyor.
[1] Corpus pineale, epifiz bezi. Ventrikülün tavanında, epitalamusu oluşturan, bazen kalsifiye, yuvarlak glandüler küçük oluşum, işlevi henüz tam olarak bilinmemektedir.
[2] Özgün metinde Mal, elini ağzına koyup, düüüt diyor (hoot). Biraz kültürel değişiklik yaptım. :-)
6 Kasım 2007'de yayınlandı.
Yorumlar
Yorum Gönder