Büyücünün Gerçek Tarihi - bük04

felicien rops kurban 1883
Modern yazarlarda da Büyücülüğün ahlaki kronolojisini araştırma çabasını göremiyorum. Orta Çağlar ve Klasik Eski Çağlar arasındaki bağlantılarla kendilerini çok fazla kısıtlıyorlar. Ne kadim şaman (kadın), ne de Kelt veya Cermen kahinler (kadın) gerçek büyücü. Zararsız Sabasia (Bacchus Sabasius festivalleri), Ortaçağdan günümüze dek gelmiş minyatür bir rüstik "Şabat", İsa'ya bilerek ve isteyerek meydan okunduğu 14. yüzyılın o "Kara Ayin'ine benzemekten çok uzak. Bu iç karartıcı kavramlar gelenek olarak aktarılmadılar; dönemin vahşeti yüzünden bir anda oluştular.

Peki, Büyücü'nün tarihi ne zaman başlıyor? Duraksamaksızın vereceğim yanıt şu: "Umutsuzluk Çağlarından." Dünya'nın Kilise'ye borçlu olduğu o derin umutsuzluktan. Ve yine duraksamadan söyleyeceğim, "Büyücü Kilise'nin suçudur."

lancashire cadilari ainsworth
Papazların, onun suçunu hafifletmek için verdiği makul açıklamalardan bir demet sunayım: "Doğaları gereği zayıf ve uçarı, her türlü ayartmaya açık kadınlar, şehvet yüzünden yoldan çıkarlar." Ne yazık ki dönemin iğrençliği ve açlığı dikkate alındığında, bu bile şeytan çılgınlığı yaratmaya yetmedi. Kıskanç ve terkedilmiş seven kadınlar, üvey anneleri tarafından kapı dışarı edilmiş çocuklar, oğulları tarafından dövülen anneler (efsanevi öykülerin imal edilmiş kahramanları); bütün bunlar bile Büyücü, ya da Cadı etmiyordu. Mutsuz kadınların Şeytan'dan yardım istemeleri, onun hizmetini sunacağı anlamına gelmiyordu. Onun için daha çok körpeydiler. Daha Tanrı'dan nefret etmeyi öğrenmeleri gerekiyordu.

su ile iskence
Bunu daha iyi anlamak için Llorente, Lamotte-Langon, vb tarafından derlenmiş parçaları değil, günümüze dek gelmiş o lanetle Engizisyon Kayıtlarını okuyun, örneğin Toulouse kayıtlarını. Okuyun ve yavan aynılıklarını, kasvetli çoraklıklarını, bilinçaltındaki o şok edici vahşeti görün. Daha bir kaç sayfa okumadan kalbiniz buz kesecek, ruhunuzun derinliklerine kadar titreyeceksiniz. Ölüm, ölüm, daima ölüm, her sayfada ölümü hissedeceksiniz. Zaten mezardasınız, duvarları nemli, taştan bir hücrede. En mutlu kapıysa ölüm. Bir sözcükse devamlı yankılanır, tıpkı bir korku çanı gibi çınlar durur, yaşayan ölüleri umutuzluğa itmek için, -hep aynı sözcük, İçeri tıkın![1]

Ruhları ezmek ve yok etmek için dehşet verici bir aygıt, kalpleri kırmak için vahşi bir mengene. Vida döner, döner, nefes alma durur ve kemikler kırılır, ve bilinmeyen bir dünyanın gizemine sıçrar.

Diğer Bölümler:
Büyücü Kadın

[1] murus, lat.: duvar. Özgün metinde "immured" sözcüğü kullanılmış. Tam Türkçesi hücre hapsi, menüde yalnız su ve ekmek var.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Papağan Totemi

Gezegen Simgeleri

Tanrıça Asteria