Dördüncü Boyut

uzay yolu sonsuzlugun kiyisindaki sehir
Uzay Yolu, namı diğer Star Trek en sevdiğim dizilerden biri olmuştur. Bunca yıl sonra bile bazı bölümlerini tekrar izlemekten hala büyük keyif alıyorum. Geçen gün "Sonsuzluğun Kıyısındaki Şehir" adlı bölümünü bir daha izledim. İlk kez 6 Nisan 1967 yılında yayınlanan SKŞ, eleştirmenlerden büyük övgü almış olduğu gibi, 1968 Hugo Ödülü'ne de layık görülmüştü.

Dizide Atılgan gemisinin doktoru McCoy yanlış bir ilaç yüzünden delilik nöbeti geçiriyor ve o sırada ekibin yeni keşfettiği bir gezegene kendisini ışınlıyor. Tabii, Kirk, Spock ve bir kaç kişi daha McCoy'un bir çılgınlık yapmasını önlemek için peşinden gidiyor.

McCoy'u ararken, ekip gezegende kendisine "Sonsuzluğun Bekçisi" diyen değişik zaman ve mekanlara açılan bir nevi kapıyla karşılaşıyor. Bekçi onlara Dünya'nın tarihini hızlı çekim gösterirken artık kendinde olmayan McCoy bir anda kapıya atlıyor ve o sırada görünmekte olan yıla, yani 20. yüzyıla gidiyor. Kirk, McCoy'un peşinden gitse mi gitmese mi kararsız kalmışken, artık yörüngedeki gemiyle iletişim kurulamadığını farkediyorlar. Bekçiye ne olduğunu sorduklarında kendi zamanlarının olmadığı, çünkü McCoy'un her ne yapmışsa, geleceği değiştirdiği yanıtını alıyorlar. Zamanları, bildikleri evren, bütün sevdikleri, tanıdıkları, her şey tıpkı bir sabun köpüğü gibi yok olmuş durumda. Bunun üzerine Kirk ve Spock kapıdan geçerek McCoy'un yapacağı değişikliği engelleyip kendi zamanlarını yeniden kurmayı denemeye karar veriyor. Gezegende onları bekleyen ekibe de belirli bir süre içinde dönmedikleri takdirde Kirk, beğendikleri bir zamana gitmeleri talimatını veriyor.

genc joan collins edith keeler rolundeSpock'ın trikorder kayıtlarından tek çıkarabildikleri doktorun 20. yy'da 1930'ların Amerika'sına gittiği. Böylece onlar da kapıdan geçerek Büyük İktisadi Bunalım sonrasına ulaşıyorlar. 1930'ların para, iş, vb sorunlarını çözebilmek için Edith Keeler tarafından işletilen bir yoksullar evine kapağı atıyorlar. Ateşli bir barış ve insan hakları savunucusu Edith ile onun bodrumunu paspaslayarak geçimini sağlayan eski yıldız gemisi kaptanı Kirk arasında zamanla bir aşk gelişiyor. Kirk, bu insancıl, barış ve insanlık için tutkuyla çalışan kadına tam anlamıyla vurgun; bu yalnızca duygusal olarak değil, entellektüel olarak da böyle. Nazilerin Almanya'da iktidar olduğu, ABD'nin tam anlamıyla iktisaden ve ahlaken çökmüş olduğu o yıllarda Edith'i neredeyse insanlığın kurtarıcısı olarak görüyor.

Spock, yine bildiğimiz Spock. Yoksullar evinin bodrumunu yeniden düzenleyerek erken 20. yy teknolojisiyle bir bilgisayar yapmayı deniyor. Böylece trikorderini bilgisayara bağlayacak ve McCoy'un tam olarak nereye ve ne zaman geleceğini, ve hangi olayın geleceklerini değiştireceğini bulmaya çalışacak.

Gel zaman git zaman, aşıklar hem gezip, hem insanlık için beraberce çalışırken, Spock bilgisayarı yapmayı başarıyor ve hangi olayın geleceğin akışını değiştireceğini tesbit ediyor. Kirk'ü bodruma çağırıp raporunu veriyor.

Geleceğin yönünü değiştirecek kilit isimler tabii ki McCoy, ve maalesef Edith Keeler. Mümkün olan iki gelecek var: birincisinde McCoy Edith Keeler'i ölümden kurtaramıyor çünkü zaten orada olmaması gerekiyor ve gelecek kendi yaşamış oldukları gibi şekillenecek. İkincisindeyse McCoy'un Edith'i kurtarması onun çok etkili bir siyasi lider olmasına yol açacak, ve Edith'in barışçı çabaları ABD'nin Almanlara savaş ilan etmesini geciktirecek. Almanlar da bu süre içinde ilkel V1, V2 roketlerini geliştirip, 2. Dünya Savaşını kazanacak.

McCoy'un ortaya çıktığı ana dek Kirk'ün kararını öğrenemiyoruz. Edith'i, fikirlerini, deli gibi sevmekte. Kritik an geldiğinde (Bir araba kazası olacak), McCoy'u tutarak, onun sevdiği kadını kurtarmasını engelliyor ve kahramanlarımızı tekrar 24. yüzyılda buluyoruz.

Kirk pek köprüye gelmiyor ve zamanının büyük çoğunluğunu odasında geçirmekte. Onu ziyarete gelen Spock'la aralarında şu diyalog geçiyor:

Spock: "Geçmişi unut Jim; o hiç bir zaman senin zamanın olmadı."

Kirk: "Nasıl unutabilirim? Onu bilerek ölüme terkettim. Hem de sevdiğim halde. Onun o zaman savunduğu idealler için, bugün hayatımı, hepimizin hayatını tehlikeye atıyorum. Söylediği herşey doğruydu ve ben onu kurtarmadım. Neden Spock? Neden?"

Spock: "Elbette doğruydu Jim, ama zamanı yanlıştı. Doğru yalnız mekanın değil, zamanın da bir fonksiyonudur ve bunu hep unuturuz."

Evet, doğruları her yerde savunmak kolay bir seçim, en azından felsefi olarak; zamanı umursamazsak tabii. Bu kadar şeyi niye anlattığımı mı soruyorsunuz? Ben bilmesine biliyorum, ama sizin öğrenmenizi zamana bırakacağım.

Not: Edith Keeler rolünde olağanüstü genç ve güzel Joan Collins vardı.

Yorumlar

  1. dr mc coy un ışınlama cihazını kurcalayan berduş nereye uçtu ?

    YanıtlaSil
  2. Yanlış hatırlamıyorsam kurcaladığı ışınlama cihazı değil, doktorun fazeriydi. Adamcağız erimişti.

    YanıtlaSil
  3. The city on the edge of forever, bölümün adı. Ancak Hugo ödülünü kazanan sanırım Menagerie adlı maceraydı. Fakat yine de bu macera unutulmaz duygulu sahnelere sahipti. Hele o Kirk ile Joan Collins'in yakınlaştığı anlar. Kadının ölümü ve Kirk'ün engel olamaması da ayrı bir iç burkucuydu.

    YanıtlaSil
  4. Hugo ödülü kazanma onuruna erişmiş iki bölümü var Star Trek'in: Biri sizin de belirttiğiniz gibi Menagerie, diğeri ise City on the Edge of Forever.

    Joan Collins'in öldüğü sahne gerçekten de acıklıydı. Ya sevdiğiniz kadın, ya da bildiğiniz evren? Zor seçim...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Papağan Totemi

Gezegen Simgeleri

Tanrıça Asteria