Ursus Yabanicus Tahrik Ediliyor
Hatırlarsanız Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nün "Yeni Yıl Karma Sergisi"nde bulunan nü tablolardan biri Ursus Yabanicus'un bıçaklı saldırına uğramıştı. Cinsel sapkınlığının kendisini kör ettiği Yabanicus'un tahrik olması için Taksim'de dolaşmanız şart değil, bir nü tablo da onu çıldırtmaya yeter. Zaten "sanatın içine tüküren" insanların belediye başkanı olabildiği bir ülkede bu şaşırtıcı bile değil. Şaşırtıcı olan bazı insanların inatla Ursus Yabanicus'un üstüne üstüne gitmesi.
Yrd. Doç. Dr. Zeki Umay'ın "karışık teknikle" yaptığı üst kısmında bıçak, satır ve çatalların sıralandığı, hemen altında başı görünmeyen ayakta duran çıplak kadın resminin yer aldığı tablonun yanına S.Freud'un, "Ortaçağ'da olsaydım, beni yakarlardı. Şimdi eserlerimi yakıyorlar" sözlerinin yanı sıra, "Bu tablo, sanata ve farklı düşüncelere katlanmayan karanlık zihniyetler tarafından parçalanmıştır" yazısı asılıp tekrar sergilenmeye başlandı.
"Çivi çiviyi söker" deyişine uygun olarak ve sürekli şok tedavisinin Yabanicus'u evriminin bir üst basamağına iteceğini umarak ben de bu sürece katkıda bulunmak istedim. Mine G. Kırıkkanat tablonun öyküsünü özetlemiş.
Bence tabloyu her yaştan okuyucunun görmesinde hiç bir sakınca yok ama yasalar muhtemelen benimle aynı fikirde olmayabilir. Dolayısıyla yaşı küçük olanlar buraya giderken, diğerleri ve özellikle Yabanicus üyeleri günlük terapileri için tablonun kapağını çekip tedavilerine başlayabilir. Tükürmeye kalkmayın, ekranınıza tükürmüş olacaksınız.
Yrd. Doç. Dr. Zeki Umay'ın "karışık teknikle" yaptığı üst kısmında bıçak, satır ve çatalların sıralandığı, hemen altında başı görünmeyen ayakta duran çıplak kadın resminin yer aldığı tablonun yanına S.Freud'un, "Ortaçağ'da olsaydım, beni yakarlardı. Şimdi eserlerimi yakıyorlar" sözlerinin yanı sıra, "Bu tablo, sanata ve farklı düşüncelere katlanmayan karanlık zihniyetler tarafından parçalanmıştır" yazısı asılıp tekrar sergilenmeye başlandı.
"Çivi çiviyi söker" deyişine uygun olarak ve sürekli şok tedavisinin Yabanicus'u evriminin bir üst basamağına iteceğini umarak ben de bu sürece katkıda bulunmak istedim. Mine G. Kırıkkanat tablonun öyküsünü özetlemiş.
Dünyanın Kaynağı ya da "Kökeni" diye çevirebileceğimiz "Origine du Monde" adlı küçük tablo, Da Vinci'nin şaheseri Mona Lisa'nın boyutlarında ve zaten, Mona Lisa'nın "yatay" gülüşüne atfen "dikey Mona Lisa", diye anılıyor, çünkü Dünyanın Kaynağı'nda ressamın "zoom" yaptığı dişilik organı dikey gülümsüyor!
1880'li yıllarda Osmanlı Elçisi olarak Paris'te boy gösteren Mısır asıllı Halil Bey, zamanın en büyük sanatçılarına eser ısmarlayan bir sanatsever.
Gustave Courbet, kendisine "Uyku" isimli tabloyu ısmarlayan Halil Bey'e, şimdi şaheser sayılan Dünyanın Kaynağı'nı hediye etmiş. 1888 yılında iflas bayrağını çeken Halil Bey, İstanbul'a beş parasız dönerken, tablo koleksiyonu da kumar borçlarını ödemek için satılmış. Bugün bile yürekleri hoplatan erotik çağrışımı yüzünden gizlice satılan "Origine du Monde", bir süre ortadan kaybolmuş.
1913'te ortaya çıktığı Paris'teki bir galeriden, Macar Kontu Hatvany tarafından satın alınıp Budapeşte'ye gitmiş. 1944'te sarayı önce Almanlar, ardından Ruslar tarafından yağmalanan Hatvany, tablosunu 1950 yılında yine bir Paris galerisinde görüp ikinci kez satın alıp, akabinde elinden çıkarmak zorunda kalmış. Tablo 1955 yılında dünyaca ünlü psikiyatr Jacques Lacan ve eşi Sylvia'nın dikkatli ellerine düşmüş nihayet. Bakana şafak attıran tablo, Lacan'ların evinde, Sylvia'nın eniştesi ve usta ressam André Masson'un yaptığı dahiyane bir kılıfın ardında saklanır olmuş. Üstünde Masson'un erotik bir resmi olan kılıf, bazı dostlara açılır ve içindeki hazine gösterilirmiş.
Bence tabloyu her yaştan okuyucunun görmesinde hiç bir sakınca yok ama yasalar muhtemelen benimle aynı fikirde olmayabilir. Dolayısıyla yaşı küçük olanlar buraya giderken, diğerleri ve özellikle Yabanicus üyeleri günlük terapileri için tablonun kapağını çekip tedavilerine başlayabilir. Tükürmeye kalkmayın, ekranınıza tükürmüş olacaksınız.

Yorumlar
Yorum Gönder