Modern Oğlanlar Seyyar Kızlar (1)
Dilimize Neuromancer ve Sıfır Noktası gibi kitapları çevrilmiş olan bilimkurgu yazarı William Gibson için Japonya hep ilham kaynağı oldu. Hemen hemen tüm dünya dillerine "siberuzay" sözcüğünü kazandırmış olan yazar, burada, neden diğer ülkelerin geleceğe bu kadar yaklaşamadığını... veya daha iyi diş macunu yapamadığını anlatıyor (01/04/2001 tarihinde The Observer'a verilen röportajdan).
Son 20 yıl süresince bana "Neden Japonya?" diye soruldu. Yani, neden eserlerimde Japonya merkezi bir yer işgal ediyordu? Japonya hakkında yazmaya başladığımda, bunu Japonya'nın küresel ekonomide önemli bir yer edinmekte olduğu şeklinde yanıtlamıştım. Oldu da (ya da daha doğrusu çoktan olmuştu fakat insanlar farketmemişti). Bir zaman sonra aynı soruyu bütün yolların oraya çıkacağı dünya merkezi olma sırası Japonya'ya geliyor diye yanıtladım; paranın olduğu yer orasıydı ve iş bitmişti. Şişmiş balonun görkemli yıllarının bittiği bugün, aynı sorgulayıcı tonla, aynı soru bana yine soruluyor: "Neden Japonya?"
Çünkü Japonya, küresel hayalgücünün geleceği gerçekleştirdiği yerdir.
Japonlar çoğumuza, zamanın ölçülebilir bir kaç adım gerisinde yaşıyormuş gibi görünür[1]. Oysa en erken uyum sağlayanlar onlardır, ve benim tarzımda kurgu yazan biri buna önem vermek zorunda. Eğer kültürel gelişmenin başat oyuncusunun teknoloji olduğunu düşünüyorsanız, ki ben düşünüyorum, Japonlara dikkat edersiniz. Bunu bir yüzyılı aşkın süredir yapıyorlar ve bize, en hafifinden kültür şoku (artık bu yaşantımızda basit bir sabit) diye adlandırdığımız şeyler bağlamında fark atmış durumdalar.
Örneğin çağdaş Tokyo sokak yaşamının her yerinde gördüğümüz Seyyar Kızı ele alalım: cep telefonuyla sürekli mesajlaşır (mümkünse telefonu asla sesli iletişim için kullanmaz). Seyyar Kız telefonun minik tuşlarını, normal insanın yapabileceğinden daha hızlı kanjiye[2] dönüştürür ve "cepliler" topluluğundaki sıralamasını telefonunun belleğindeki numaraların sayısı belirler. Seyyar Kızların harıl harıl birbirlerine ilettikleri şeyler ne olabilir? Muhtemelen önemsiz, sıradan, okul çağındaki kızların öğretmen bakmazken aktardıkları küçük kağıtların aynıları. Burada konu, içerikten ziyade hız, yeni model bir cep telefonunun ikincil özelliğinin (kısa mesaj) Tokyolu kız öğrencilerce garip bir bilinçaltı güvenceyle benimsenip, akşamdan sabaha bir mikro kültür yaratılması.
Yüz yıldan az bir zaman önce, Tokya'da, benzeri kişisel, taşınabilir teknolojik harika, mekanik saatti. Meiji döneminde basım evleri, batılılaşmış züppeyi hicveden büyük bir saat yapmışlardı, ve Japonlar için saat zamanı yepyeni bir düzlem, bambaşka bir gerçeklikti.
Günümüzde Seyyar Kızları bize kazandıran tekno-kültürel takıntı, 1860'larda, uzun sürmüş derin bir yalıtılmışlıktan uyanan Japonların, parlak genç asilleri İngilere'ye yollamasının ardından gelen travmatik ve hep nükseden, zamanda yerini bulamamanın bir sonucu. Bu gençler geri döndüklerinde, tıpkı bizim Roswell uzay çöplüğünden esinlenip yapılmış ürünleri bugün algıladığımız gibi, görmüş oldukları harika olduğu kadar da rahatsız edici yabancı teknolojik kültürü anlattılar. Türedikleri tekno-kültürün onlara verdiği adla bu Modern Oğlanlar[3], bir şekilde Japon ulusunu, Sanayi Devrimi'nin tamamını yutmaya ikna ettiler. Japonlar tren setinin tümünü aldı: saat, buharlı demiryolu, telgraf, Batı'nın tıbbi gelişmeleri. Seti kurdular, kolu tam yol ileriye ittiler. Delirdiler. Halusinasyon gördüler. Çılgınca anlaşılmaz biçimde konuştular. Daireler çizerek koştular. Yok oldular. Yeniden doğdular.
Yeniden doğdular; Asya'nın ilk sanayileşmiş ülkesi olarak. Bir kaç onyıl sonra imparatorluklarını genişletmek isteyerek. Pekala uzak bir galaksiden gelmesi mümkün bir teknoloji kullanan düşman tarafından iki şehirleri buharlaştırılarak.
Ve sonra düşmanları, fatihleri, Amerikalılar, şahsen göründüler, elerinde şaşırtıcı derecede cüretkar kültürel dönüşüm programlarıyla. Ulusal maneviyatlarını sıfırdan çarpıtarak, ne yaptıklarının farkında olmadan Japonları zamanda bir kaç adım daha da öteye fırlattılar. Sonra da büyük projeleri alev almış yanarken, Komünizmle savaşmaya gittiler.
Bugün sevdiğimiz, rahatsız olduğumuz ve hayran kaldığımız Japonya bu üç muazzam olayın (facia boyutlarında sanayileşme, savaş, Amerikan işgali) sonucudur: Ayna dünya. Fiilen iş yapabileceğimiz yabancı bir gezegen. Gelecek...
[1]Samuraylar, kılıçlar, no, dinsel inanış, vb.
[2]Japon alfabesinin yazış şekillerinden birisi.
[3]Oğlan sözcüğünün anlamının günümüzde biraz kaymış olması benim suçum değil.
Yorumlar
Yorum Gönder