Ne Isınması, Buzul Çağına Giriyoruz - İklim (3)

  • Yaşadığımız ısınma değil, aslında minik bir buz çağından çıkıyoruz.

    Küresel ısınmaya kuşkuyla yaklaşanlardan bazıları 14 ve 19. yüzyıllar arasında şiddetli soğukların sürdüğünü ve şimdiki dönemin yalnızca bu soğukların atlatılması olduğunu öne sürdüler. Kuzey yarıkürede, özellikle Avrupa’da bu dönemde kışların şiddetli soğuk geçtiği doğru. Ne var ki aynı belirtilere güney yarıkürede rastlayamıyoruz. Bu da soğuk dönemin küresel değil bölgesel olduğunu gösteriyor. 
  • Isınma Avrupa’da buz çağının başlamasına neden olacak.

    Bu madde sık tartışıldığı için biraz geniş tutacağız: Dünyanın geri kalanı pişerken Kuzey Amerika ve Avrupa’nın donması mümkün mü? Bu senaryo pek olası değildir ve son gözlemler bu ihtimali dışlamaktadır.

    Avrupa ve Kuzey Amerika’nın bir kısmı Kuzey Atlantik akıntısı sayesinde daha ılıman bir iklimde yaşamaktadır. Bu akıntının buzulların erimesiyle meydana çıkacak fazla taze su tarafından bloke edilmesi pek mümkün görünmemektedir. Bir çok iklim modeli bu yüzyılın sonuna doğru bu akıntıda bir yavaşlama öngörmektedir. Bu da küresel ısınmanın boyutları düşünüldüğünde ihmal edilebilir düzeydedir.

  • Buz analizleri CO2 artışının sıcaklık artışını takip ettiğini göstermektedir, tersini değil. Bu da küresel ısınma tezini çürütüyor.

    Son beşbin yılın ilk sekizyüz yılı için bu doğru, ama bunu izleyen 4200 yılda CO2 oranlarıyla ısınma arasında düz orantı var. Bu, ilk sekizyüz yılda ısınmayı gezegenimizin yörüngesel değişiklerinin tetiklediğini düşündürüyor.  
  • Buz analizleri sıcaklıklar düşerken, CO2'nin arttığını gösteriyor.

    Bu bayağı karmaşık bir konu, mümkünse en azından ingilizce bilenleriniz, makaleyi okusun. Kısaca son 600 milyon yılın sıcaklık ve CO2 analizleri yapılırken şöyle bir yöntem uygulanıyor: milyon yıllık bir buz kütlesi içinde sıkışmış havadaki CO2 miktarı hesaplanıyor. Temel sıkıntı sıkışmış havanın yaşı ile buz parçasının yaşı arasındaki farktan ileri geliyor, bu fark 60-70 bin yıla kadar çıkabiliyor ve bu da analiz yapmayı güçleştiriyor. 
  • Mars ve Pluto da ısınıyor.

    Dolayısıyla sorumlu olan güneş, biz değiliz. Bu iddianin iki sorunu var: birincisi eldeki verinin çok az oluşu; ikincisi bu ısınmanın diğer gezegen ve aylarında görülmeyişi. Güneş bir tek Mars ve Pluto’yu etkilemiyor.[Bir de biz ekleyelim: Mars veya Pluto’da yaşamıyoruz; oraların ısınması onları bağlar, bizi değil] 
  • Önde gelen bir çok bilim adamı iklim değişikliğini sorguluyor.

    Bu önde gelen ve çok ile kimi kastettiğinize bağlı. Sonuçta iklim değişikliğiyle uğraşan uzmanlarin ezici bir çoğunluğu küresel ısınmanın varolduğunu düşünüyor. 
  • Bu aslında bir komplo.

    Bakın işte bu doğru. Bu tezi çürütemiyoruz. 
  • Katrina kasırgasına küresel ısınma sebep oldu.

    Havanın kaotik yapısı “Katrina kasırgası” gibi münferit olayların küresel ısınmadan dolayı olduğunu veya olmadığını söylememizi olanaksız hale getiriyor. 
  • Yüksek CO2 düzeyleri bitki gelişimini hızlandırıp, gıda üretimini artıracak.

    Önceki yazıları okuduysanız bunun doğru olduğunu hatırlayacaksınız, geçici olduğunu da. 
  • Ama kutup ayılarının sayısı artıyor.

    Haydi biraz neşelenelim: Allah’ın ayılarının da öyle, ne var yani? Bilinen 19 ayı kabilesinin ikisinin sayısı artarken, diğer ikisinin sayıları azalıyor. Nüfusu artanlar da Kanada’da yaşıyor ve av yasağı ile korumadan yararlanıyor. Diğerlerinin sayısını bilmiyoruz. 
  • İşte yanlış/eksik bildiklerimizin bir özeti. Kendimizi tekrarlamak pahasına ingilizce bilenlerin makaleyi mutlaka okumasını diliyoruz. Serin günler dileğiyle. 
2. Bölüm 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Papağan Totemi

Gezegen Simgeleri

Tanrıça Asteria