İnternet Denen Cini Lambasına Geri Sokmak - imp02
Nihayet rüya gerçek olmuştu. İnsanlar, dünyanın her köşesinde (parasal olanaklar ve ülkenin gelişmişliği elverdiği sürece, tabii. Gerçi düşen maliyetler gözönüne alınınca Walker’in iddiasi pek de yanlış sayılmaz, ya da giderek daha doğru olacağı söylenebilir. ç.n.), her çeşit bilgi ve belgeyi yaratıp takas edebilir, anında sanal topluluklar oluşturabilir, üstelik bunu hiç bir merkeze bağımlı olmadan yapabilir ve herhangi bir yasaklama ve düzenlemeye tabi olmaksızın (Bunu küçümsemeyin. Isterseniz bir dernek kurmayı deneyin; siyasi parti kurmaktan daha zordur. ç.n.) yapabilir duruma gelmişti (yasalarla tanımlanmış suçlar dışında. Suç tanımlıysa bilgisayarla yapılıp yapılmaması önemli değildir ve hala suçtur). Internet’in tasarımı gerçekten de "cin"i lambaya geri sokmak için yapılacak çabaları teknolojik olarak boşa çıkartacak düzeydeydi. "Internet sansüre kaza gibi davranır ve çevresinden dolanır." (Bu gözlem, John Gilmore ve Jonh Nagle'a atfedilmiştir; bununla ilgili tartışmaya burada girmek istemiyorum). Kuşkusuz, bireylerine ulaşabilecek bilgi üzerindeki denetimi yitirmekten korkan otoriter toplumlar internet erişimini kısıtlayabilir veya sansürleyebilir, fakat bunu yaparak herşeyden önce kendi insanlarını, dünyanın tüm bilgisine yasaksız erişimi olan açık toplumlar karşısında daha az rekabetçi yapacaklardır. Her halikarda, internet, tıpkı yasak kitaplar, videolar, çanak antenler gibi, en baskıcı toplumlara bile sızmanın bir yolunu bulacaktır, en azından bu toplumların üst tabakalarına.[1]
Doğal olarak, bu patlayıcı teknolojik ve toplumsal olgu, bilgi akışı üzerindeki var olan kontrollerini ve toplumlarıyla olan ilişki yöntemlerinin etkisini azaltacağını oldukça doğru bir şekilde tesbit eden bir çok kurum ve kuruluşu rahatsız etti. Bir anda "basın özgürlüğü" kavramı zaten (kısmen de olsa ç.n.) olanlara değil, neredeyse herkese (vurgular benim. ç.n.) uygulanabilir (bunun üzerinde biraz düşünün. ç.n.) olmuştu: kısıtlı bir kitleye büyük zorluk ve harcamayla dağıtılabilen görsel ve yazılı haberler şimdi nasıl da kolay olacaktı (Açalım: lisans yok, alıcı-verici yok, stüdyo yok, kamera yok… Dolayısıyla sermayeye de pek ihtiyaç yok. Herkes bir gazete, TV veya radyo kurabilir. Korkutucu değil mi? ç.n.); yazı işleri müdürü yok (Şimdi kimi tutuklayacağız? ç.n.), sınır yok, gümrük yok, sansür yok, düzenleme yok.
Doğrusu "yetkili şahıslar" yitirdikleri hakimiyeti geri alabilmek için bazı denemeler yapmadı değil: şifreleme sistemlerinin kullanımı ve dağıtımını yasaklamak (ABD bunların ihracını uzun bir süre yasakladı; hala da bazı yasaklar var. Birilerinin yazdıklarını okuyamayacak duruma gelmek ABD hükümetini küçük düşürürdü; bu kabul edilebilir bir durum değildi. ç.n.), escrow anahtarı (bu yüzden bütün G. Kore bankacılık sistemi Active-X® (Microsoft®) üzerinde çalışıyor ve Vista® (Microsoft) bunu desteklemediği için (güvenlik açıklarından dolayı. yaman çelişki doğrusu) ülke ve bankalar biraz şaşkın. ç.n.), Clipper çipi (bunu ben de hatırlamıyorum. Bilen varsa, paylaşsın lütfen, sevinirim. ç.n.) fiyaskosu, "Computer Decency Act" gibi içerik denetleme yasaları, Napster'a karşı girişilen başarılı olmuş yasal saldırı gibi; fakat bu uygulamaların çoğu, hatta başarılı bile olanları, ya başarısız olmuş ya da yetersiz/anlamsız kalmış (yani kullanıcılar başka bir yol bulmuş), diğer bir deyişle "internet çevrelerinden dolanmıştır". Son olarak, ticari (ve kaynak kodu verilmeyen ç.n.) yazılımların yerine, kullanışlı "açık kaynak" (Linux, BSD işletim sistemleri ve Apache, Mozilla vb gibi programlar ç.n.) yazılımların ortaya çıkışı, bilgisayarlar ve internet üzerindeki denetimin hiç bir hükümet veya şirketin tekeli altına girmeyeceğinin bir teminatı gibi görülmüştü –ticari yazılımlara dayatılacak her türlü kısıtlama açık kaynak kodlu seçeneklerini daha cazip hale getirecek ve benimsenmesini hızlandıracaktı (bu teze kısmen katılıyorum, o da cazip kısmına. Bir çoğumuz, bir özgürlügu yitirene dek onun farkında olmayacağız; kolay yol rahat, özgür yol biraz dik. ç.n.).
Bir zamanki iyimserliğimin çılgınca doruğunda bütün bu olaylara bakışım böyleydi. (Bundan sonraki Big Bang benzetmesini bilerek atlıyorum. ç.n.). Daha önce Internet denen cinin lambaya geri sokulamayacağına inanmıştım. Bu yazıda size bunun nasıl yapılabileceğinin adım adım yol haritasını çıkaracağım. Bu, küresel boyutta, otoriter bir siyasal ve entellektüel karanlık çağın altyapısını hazırlayacak; geçmişte bir çok diktatörlüğü yıkmış fikir çeşitliliğinin ve yeniliğin kaynağı olan bireyi güçsüz bırakacak.
[1] Bence sorun burada düğümleniyor. Gelişmemiş toplumların çoğunda yönetici elitlerin istediği şey tam olarak bu, ama gelişmiş bir ülkenin vatandaşı olan ve orada yaşayan Walker’dan daha fazlasını beklemek biraz haksızlık.
2 Haziran 2007'de yayınlandı.
Doğal olarak, bu patlayıcı teknolojik ve toplumsal olgu, bilgi akışı üzerindeki var olan kontrollerini ve toplumlarıyla olan ilişki yöntemlerinin etkisini azaltacağını oldukça doğru bir şekilde tesbit eden bir çok kurum ve kuruluşu rahatsız etti. Bir anda "basın özgürlüğü" kavramı zaten (kısmen de olsa ç.n.) olanlara değil, neredeyse herkese (vurgular benim. ç.n.) uygulanabilir (bunun üzerinde biraz düşünün. ç.n.) olmuştu: kısıtlı bir kitleye büyük zorluk ve harcamayla dağıtılabilen görsel ve yazılı haberler şimdi nasıl da kolay olacaktı (Açalım: lisans yok, alıcı-verici yok, stüdyo yok, kamera yok… Dolayısıyla sermayeye de pek ihtiyaç yok. Herkes bir gazete, TV veya radyo kurabilir. Korkutucu değil mi? ç.n.); yazı işleri müdürü yok (Şimdi kimi tutuklayacağız? ç.n.), sınır yok, gümrük yok, sansür yok, düzenleme yok.
Doğrusu "yetkili şahıslar" yitirdikleri hakimiyeti geri alabilmek için bazı denemeler yapmadı değil: şifreleme sistemlerinin kullanımı ve dağıtımını yasaklamak (ABD bunların ihracını uzun bir süre yasakladı; hala da bazı yasaklar var. Birilerinin yazdıklarını okuyamayacak duruma gelmek ABD hükümetini küçük düşürürdü; bu kabul edilebilir bir durum değildi. ç.n.), escrow anahtarı (bu yüzden bütün G. Kore bankacılık sistemi Active-X® (Microsoft®) üzerinde çalışıyor ve Vista® (Microsoft) bunu desteklemediği için (güvenlik açıklarından dolayı. yaman çelişki doğrusu) ülke ve bankalar biraz şaşkın. ç.n.), Clipper çipi (bunu ben de hatırlamıyorum. Bilen varsa, paylaşsın lütfen, sevinirim. ç.n.) fiyaskosu, "Computer Decency Act" gibi içerik denetleme yasaları, Napster'a karşı girişilen başarılı olmuş yasal saldırı gibi; fakat bu uygulamaların çoğu, hatta başarılı bile olanları, ya başarısız olmuş ya da yetersiz/anlamsız kalmış (yani kullanıcılar başka bir yol bulmuş), diğer bir deyişle "internet çevrelerinden dolanmıştır". Son olarak, ticari (ve kaynak kodu verilmeyen ç.n.) yazılımların yerine, kullanışlı "açık kaynak" (Linux, BSD işletim sistemleri ve Apache, Mozilla vb gibi programlar ç.n.) yazılımların ortaya çıkışı, bilgisayarlar ve internet üzerindeki denetimin hiç bir hükümet veya şirketin tekeli altına girmeyeceğinin bir teminatı gibi görülmüştü –ticari yazılımlara dayatılacak her türlü kısıtlama açık kaynak kodlu seçeneklerini daha cazip hale getirecek ve benimsenmesini hızlandıracaktı (bu teze kısmen katılıyorum, o da cazip kısmına. Bir çoğumuz, bir özgürlügu yitirene dek onun farkında olmayacağız; kolay yol rahat, özgür yol biraz dik. ç.n.).
Bir zamanki iyimserliğimin çılgınca doruğunda bütün bu olaylara bakışım böyleydi. (Bundan sonraki Big Bang benzetmesini bilerek atlıyorum. ç.n.). Daha önce Internet denen cinin lambaya geri sokulamayacağına inanmıştım. Bu yazıda size bunun nasıl yapılabileceğinin adım adım yol haritasını çıkaracağım. Bu, küresel boyutta, otoriter bir siyasal ve entellektüel karanlık çağın altyapısını hazırlayacak; geçmişte bir çok diktatörlüğü yıkmış fikir çeşitliliğinin ve yeniliğin kaynağı olan bireyi güçsüz bırakacak.
[1] Bence sorun burada düğümleniyor. Gelişmemiş toplumların çoğunda yönetici elitlerin istediği şey tam olarak bu, ama gelişmiş bir ülkenin vatandaşı olan ve orada yaşayan Walker’dan daha fazlasını beklemek biraz haksızlık.
2 Haziran 2007'de yayınlandı.
Yorumlar
Yorum Gönder