Tanrıların Ölümü - bük09

yari keci tanri pan
Bazı yazarlar Hristiyanlığın nihai zaferinden az önce, Ege Denizi kıyıları boyunca "Yüce Pan öldü!" diyen gizemli bir sesin duyulduğuna yemin eder.

Doğa'nın eski evrensel tanrısı artık yok. Sevinç büyüktü; sanki Doğa'nın hükmü kalmadı diye günaha duyulan arzu da yok olacaktı. Fırtınalı geçen yılların ardından insan ruhu nihayet barışın tadını çıkaracaktı.

Görülen, kadim tapınmanın sonu, eski inancın ölümü, binlerce yıllık dinsel formların yitişi miydi? Hayır! Bundan çok daha fazlası. İlk Hristiyan kaynaklarına bakmak yeterli; her satırda doğanın yok oluşuna ve yaşamın sonuna duyulan özlemi görürüz -- kısaca, dünyanın sonu avcumuzun içindedir.

Sahte bir hayatiyeti bunca zaman boşuna sürdüren yaşam tanrıları için oyun bitti. Dünyaları paramparça olup çöküyor. Hepsi hiçlik tarafından yutulacak:

"Yüce Pan öldü!"

Francois Lemoyne, 1729, venus ve adonis
Tanrıların ölmesinin gerekmesi yeni bir din değil. Birden fazlan eski mezhebin temeli tanrıların ölümüne dayanır. Osiris ölür, Adonis ölür -- doğrudur, ama yeniden doğmak için ölürler. Tanrılar için düzenlenen şölenlerdeki dramlarda, Aşil sahneden Prometheus'un sesiyle onları bir gün ölecekleri konusunda uyarır. Ölmek! ama nasıl? -- Titanlara, Doğa'nın antik güçlerine boyun eğip mağlup olarak.

Buradaysa durum tamamiyle farklıdır. İlk Hristiyanlar için, gerek tek tek, gerekse toplu olarak, geçmişte ve gelecekte, doğanın kendisi lanetlidir. Onu bütünüyle ve her parçasıyla lanetler, sanki Şeytan'ın bizzat kendisi bir çiçek olarak yeniden dünyaya gelecekmiş gibi.[1] Öyleyse buyrun, ne kadar çabuk olursa o kadar iyi -- eskinin meleklerine ev sahipliği yapanlar Ovaların Şehirlerini yok ettiler. Bırakın etsinler, katlasınlar bir kağıt gibi o boş dünyanın görüntüsünü, ve çok özlenen kurutuluşun azizlerini yollasınlar.

Kitap "Zaman geldi," diyor. Din adamları "Yakında, çok yakında." diyor. Roma İmparatorluğu'nun dağılışı ve barbar istilacıların akınları, St. Augustin'de yakında Tanrı'nın Şehri'nden başka şehir kalmayacağı umudunu yeşertiyor.

Fakat eski dünya ne kadar da zor ölür, nasıl da yaşamaya azimle kararlıdır! Hezekiye gibi, ısrarla mühlet ister, çarkı geriye döndürmeye çalışır. Peki o zaman, bin yılına kadar müsaade, -- ama daha fazlası yok.

Bize defalarca anlatıldığı gibi eski tanrıların bitip tükenmiş, kendilerinden soğumuş, varlıklarından yorulmuş oldukları bu kadar kesin midir? Cesaretleri kırıldığı için mi tahttan inip teslim olmuşlardır? Bundan dolayı mı Hristiyanlık bu boş hayaletleri bir nefeste yok edebilmiştir?

Diğer Bölümler:
Büyücü Kadın

[1] Karşılaştırın: Muratori, Script. It., i. 293, 545, St. Cyprian'da; A. Maury, Magie, 435.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Papağan Totemi

Gezegen Simgeleri

Tanrıça Asteria