Hacker Etiği - blş12
Daha önce belirtildiği gibi, yaygın ve halen mevcut ticari ağların dışındaki internetin kamuya ait alanı, gizlilik ve kapitalist mülkiyet gelenekleri dikkate alınmadan, çoğunlukla programcılar arasındaki bilgi değiştokuşuyla inşa edilmişti. RFC, Request for Comments yöntemi teknik yeterlilik ve sorunlara topluluk tarafından değerlendirilip önerilmiş çözümlerle beslenen bu tür bir gayrıresmi örgüte aittir. World Wide Web'in (www, dünya çapında ağ) oluşmasına yol açan (Berners-Lee, 1999) bu açıklık, yazılım, tarayıcılar ve diğer uygulamalar için de geçerlidir. Raymond yazılımın %95'inin satış amaçlı yazılmayıp, kendi kullanımları için olduğunu ve şirketteki bütün programcılara açık olduğunu iddia ediyor (1999). Diğer bir deyişle, programcılığın arkasında bir tür açıklık ve destek var. Yazılıma bu tür bir yaklaşım "hacker[*] etiğinin" bir parçası olarak düşünülebilir.
Bu eğilim, "bilişim ekonomisinde" çalışanların hemen hemen tümünde görülebilir. Örneğin Wark, 'Sanırım fikri mülk yaratan herkes kendisini bu kesişen çıkarlara sahip sınıfın bir parçası olarak görebilir - hacker sınıfının,' der (Christopher, 2002). Çalışanlarla ürünlerinin ticari mülkiyeti arasındaki muhtemel çıkar çatışmasının da farkındadır. Ticari sektöre vektörelci sınıf der - ama bunun ortalığı bulandırmaktan başka ne işe yaradığı açık değildir - nihayetinde vektörelci sınıfla ticari sınıf çoğunlukla aynı kişilerden oluşur. Belki de Wark "kapitalist" derken "sanayi kapitalistini" kastetmektedir. Wark hacker'ları yeni sınıf olarak över:
Son kitabında Himanen, Max Weber'in Protestan Etiği ve Bilişim Çağında Kapitalizmin Ruhu'nu (1958) yeniden yazmaya çabalamış, ve "Protestan etiğinin" kapitalizmin gelişmesinde önemli rol oymasından dolayı hacker etiğinin de gelecek çağ için benzer rol oynayacağını ileri sürmüştür. Hacker etiği tutkulu, özgürce örgütlenmiş çalışmanın bilincinde olmak ve yeni ürünler üretmek için bireylerin özgürce işbirliği olarak tanımlanmıştır (Himanen, 2001a: vii, 3-7). Hacker etiği eşitlikçi olduğu gibi, serbest iletişimden ve mahremiyetten yanadır (54, 99). Biraraya gelmiş bu yeni ideallerin bu değerleri öne çıkaran yeni bir toplum yaratacağı varsayılmaktadır.
Böyle bir sav setinde bir kaç sorun var gibi. İlk olarak, Weber'i tümüyle yanlış okumuş. İkinci olarak, Himanen bu savı ancak bilişim toplumunun bir çok özelliğinin hacker'ların yaşadığı dünyayla bir ilişkisi olmadığını varsayarak yapabilir.
Önce ilk noktayla ilgilenelim. Weber hiç bir zaman Protestanların çok çalışmaya inandığını ve bu yüzden kapitalizmi yarattıklarını ileri sürmedi. Weber'in iddiası, biraz basitleştirirsek, kendi başlarına bırakılsa belki de bambaşka yöne gidecek insanları belirli bir yola yönlendiren Protestan ideallerinin önceden tasarlanmamış koşulları sayesinde kapitalizmin şekillenmesine yardımcı olduğuydu. Etkili olan tasarlanmamış koşullardı, bilinçli olanlar değil (Weber, 1958). Dolayısıyla hacker'ların olası etkisini tahlil edebilmek için fiili davranışlarıyla onları sürükleyen değerleri, ve bu tür değerlerin ne gibi tasarlanmamış sonuçları olacağını incelemek gerekiyor.
Örneğin, biraz garipçe de olsa, Slashdot.org (ki programcılar elitine girmek isteyenlerin bir yuvası varsa, orası da burasıdır) hakkındaki kitabın tartışmalarında hacker sözcüğünün ne anlama geldiği üzerinde çokça duruldu. Sözcüğün başkalarının bilgisayarlarına giren insan değil, mükemmel programcı veya eşdeğeri anlamına geldiğini kavrayamayan "diğerleri" bol bol aşağılandı (Slashdot 1, Slashdot 2).
Eğer bir sözcük herkes tarafından başka bir anlamda kullanılıyorsa ve niyetiniz iletişim kurmaksa, neden başka bir sözcük kullanılmasın?[**] "Programcı etiği" veya "bilgisayarcı etiği"nin nesi var? Slashdot müdavimlerinin de iyi bir kitap olarak kabul ettiği Hackers adlı kitabında Levy sözcüğün anlamının ilk kullanıldığı günden beri muğlak olduğunu söylüyor. Levy sözcüğün MIT (Massachusetts Institute of Technology) argosundan gelmiş olabileceğini yazıyor - "hack" sözcüğü uzun zamandan beri üniversitenin öğrencilerinin düzenli olarak yaptıkları muziplikleri anlatmak için kullanılır (1994: 23ff). Normal ingilizce konuşma dilinde, bir şeyi hack ederek ayırmak kaba bir şekilde yıkmak, parçalamak, yine bir şeyi hack ederek biraraya getirmek zekice ama kaba bir şekilde parçaları birleştirmek anlamında kullanılır. OED, çağdaş Amerikan argosunda "hacked" sözcüğünü rahatsız olmuş veya bıkmış olarak tanımlıyor. Yine Byte dergisi sözcüğün Yiddish tabiri baltayla mobilya yapmaktan türediğini yazıyor - bu folk etimolojisi biraz zor görünüyor ama sözcükteki karmaşayı iyi yansıtıyor.
Çok sayıda Slashdot müdaviminin sözcüğün cari anlamını kabul etmeyişi, hacker'ların ya oldukça katı, ya da hacker olmayanların kullanımlarını dikkate almadıklarını ima ediyor.
Dolayısıyla, hacker etiğinin eşitlikçiliği hakkında da biraz şüphe var. Teknik eşitlikçilik olarak "ne yaptığını bilenler" arasındaki eşitliği teşvik edebilir, ve bu insan etkinliklerinin çok küçük bir bölümünü kapsar: programlama, savaş (mecazi), oyun oynama, bilimle uğraşma, bilimkurgu veya belki de fantazi yazma.
Bu farklı algılamaları göstermesi bakımından Hardy (1996) ilk ARPANET'i gayrıresmi gelenekleri olan küçük köyümsü bir topluluk olarak görürken, Vallee şöyle yazmış:
İki tepki de mümkündür. Biri içerden, diğeri dışardan nasıl göründüğünü anlatıyor.
[*] Sözcüğün özgün dilindeki anlamı bile neredeyse korsanlığa, hatta hırsızlığa kaymış durumda (hırsızlığın mülkiyetin tanımına göre tanımlandığını unutmayın). O yüzden türkçe bir karşılık bulmaya henüz çalışmıyorum. A.
[**] Yazara katılmıyorum. Sözcükler, ve onlara yüklenen anlam herşeydir. Latincesiyle "Nomen est omen," isim herşeyi anlatır ya da birebir, isim işarettir; toplumun nereye evrildiğini gösteren bir işaret. Sözcüğün anlamı değişiyorsa, toplum ve yargıları da değişiyor demektir. Değişime muhalifseniz, anlama da muhalif olmak zorundasınız. İlginç bir karşılaştırma olarak son 50, hatta 25 yılda bayan, hanım ve kadın sözcüklerine yüklenen anlamla, toplumsal değişimi karşılaştırın. A.
Bu eğilim, "bilişim ekonomisinde" çalışanların hemen hemen tümünde görülebilir. Örneğin Wark, 'Sanırım fikri mülk yaratan herkes kendisini bu kesişen çıkarlara sahip sınıfın bir parçası olarak görebilir - hacker sınıfının,' der (Christopher, 2002). Çalışanlarla ürünlerinin ticari mülkiyeti arasındaki muhtemel çıkar çatışmasının da farkındadır. Ticari sektöre vektörelci sınıf der - ama bunun ortalığı bulandırmaktan başka ne işe yaradığı açık değildir - nihayetinde vektörelci sınıfla ticari sınıf çoğunlukla aynı kişilerden oluşur. Belki de Wark "kapitalist" derken "sanayi kapitalistini" kastetmektedir. Wark hacker'ları yeni sınıf olarak över:
Hacker'ın bilgisi pratikte, özgür bilişim siyasetini, serbestçe öğrenmeyi, ağdaki eşitlerin arasında sondaki ödülü ima eder. Hacker'ın bilgileri kamu çıkarının taleplerine tabi bir bilişim etiğini ve meta üretimine bağımlı olmaktan özgürleşmeyi ifade eder. Hacker'ın bilgisi doğanın kuvvetinde olup eyleme geçmemişliğini gösteren bilgidir, ve ödülün de, tehlikenin de tamamiyle farkındadır.(Wark, Hacker Manifesto 2.0)
Son kitabında Himanen, Max Weber'in Protestan Etiği ve Bilişim Çağında Kapitalizmin Ruhu'nu (1958) yeniden yazmaya çabalamış, ve "Protestan etiğinin" kapitalizmin gelişmesinde önemli rol oymasından dolayı hacker etiğinin de gelecek çağ için benzer rol oynayacağını ileri sürmüştür. Hacker etiği tutkulu, özgürce örgütlenmiş çalışmanın bilincinde olmak ve yeni ürünler üretmek için bireylerin özgürce işbirliği olarak tanımlanmıştır (Himanen, 2001a: vii, 3-7). Hacker etiği eşitlikçi olduğu gibi, serbest iletişimden ve mahremiyetten yanadır (54, 99). Biraraya gelmiş bu yeni ideallerin bu değerleri öne çıkaran yeni bir toplum yaratacağı varsayılmaktadır.
Böyle bir sav setinde bir kaç sorun var gibi. İlk olarak, Weber'i tümüyle yanlış okumuş. İkinci olarak, Himanen bu savı ancak bilişim toplumunun bir çok özelliğinin hacker'ların yaşadığı dünyayla bir ilişkisi olmadığını varsayarak yapabilir.
Önce ilk noktayla ilgilenelim. Weber hiç bir zaman Protestanların çok çalışmaya inandığını ve bu yüzden kapitalizmi yarattıklarını ileri sürmedi. Weber'in iddiası, biraz basitleştirirsek, kendi başlarına bırakılsa belki de bambaşka yöne gidecek insanları belirli bir yola yönlendiren Protestan ideallerinin önceden tasarlanmamış koşulları sayesinde kapitalizmin şekillenmesine yardımcı olduğuydu. Etkili olan tasarlanmamış koşullardı, bilinçli olanlar değil (Weber, 1958). Dolayısıyla hacker'ların olası etkisini tahlil edebilmek için fiili davranışlarıyla onları sürükleyen değerleri, ve bu tür değerlerin ne gibi tasarlanmamış sonuçları olacağını incelemek gerekiyor.
Örneğin, biraz garipçe de olsa, Slashdot.org (ki programcılar elitine girmek isteyenlerin bir yuvası varsa, orası da burasıdır) hakkındaki kitabın tartışmalarında hacker sözcüğünün ne anlama geldiği üzerinde çokça duruldu. Sözcüğün başkalarının bilgisayarlarına giren insan değil, mükemmel programcı veya eşdeğeri anlamına geldiğini kavrayamayan "diğerleri" bol bol aşağılandı (Slashdot 1, Slashdot 2).
Eğer bir sözcük herkes tarafından başka bir anlamda kullanılıyorsa ve niyetiniz iletişim kurmaksa, neden başka bir sözcük kullanılmasın?[**] "Programcı etiği" veya "bilgisayarcı etiği"nin nesi var? Slashdot müdavimlerinin de iyi bir kitap olarak kabul ettiği Hackers adlı kitabında Levy sözcüğün anlamının ilk kullanıldığı günden beri muğlak olduğunu söylüyor. Levy sözcüğün MIT (Massachusetts Institute of Technology) argosundan gelmiş olabileceğini yazıyor - "hack" sözcüğü uzun zamandan beri üniversitenin öğrencilerinin düzenli olarak yaptıkları muziplikleri anlatmak için kullanılır (1994: 23ff). Normal ingilizce konuşma dilinde, bir şeyi hack ederek ayırmak kaba bir şekilde yıkmak, parçalamak, yine bir şeyi hack ederek biraraya getirmek zekice ama kaba bir şekilde parçaları birleştirmek anlamında kullanılır. OED, çağdaş Amerikan argosunda "hacked" sözcüğünü rahatsız olmuş veya bıkmış olarak tanımlıyor. Yine Byte dergisi sözcüğün Yiddish tabiri baltayla mobilya yapmaktan türediğini yazıyor - bu folk etimolojisi biraz zor görünüyor ama sözcükteki karmaşayı iyi yansıtıyor.
Çok sayıda Slashdot müdaviminin sözcüğün cari anlamını kabul etmeyişi, hacker'ların ya oldukça katı, ya da hacker olmayanların kullanımlarını dikkate almadıklarını ima ediyor.
Dolayısıyla, hacker etiğinin eşitlikçiliği hakkında da biraz şüphe var. Teknik eşitlikçilik olarak "ne yaptığını bilenler" arasındaki eşitliği teşvik edebilir, ve bu insan etkinliklerinin çok küçük bir bölümünü kapsar: programlama, savaş (mecazi), oyun oynama, bilimle uğraşma, bilimkurgu veya belki de fantazi yazma.
Bu farklı algılamaları göstermesi bakımından Hardy (1996) ilk ARPANET'i gayrıresmi gelenekleri olan küçük köyümsü bir topluluk olarak görürken, Vallee şöyle yazmış:
yüce rahiplerin duaları, parolaların kutsallığı ve telefonların gizliliğiyle korunan ARPA Ağı, kendisini bir kaç dahinin özel eyaleti gibi görüyor.(Vallee, 1982: 116)
İki tepki de mümkündür. Biri içerden, diğeri dışardan nasıl göründüğünü anlatıyor.
Diğer Bölümler:
Bilişim Ekonomisi
Bilişim Ekonomisi
[*] Sözcüğün özgün dilindeki anlamı bile neredeyse korsanlığa, hatta hırsızlığa kaymış durumda (hırsızlığın mülkiyetin tanımına göre tanımlandığını unutmayın). O yüzden türkçe bir karşılık bulmaya henüz çalışmıyorum. A.
[**] Yazara katılmıyorum. Sözcükler, ve onlara yüklenen anlam herşeydir. Latincesiyle "Nomen est omen," isim herşeyi anlatır ya da birebir, isim işarettir; toplumun nereye evrildiğini gösteren bir işaret. Sözcüğün anlamı değişiyorsa, toplum ve yargıları da değişiyor demektir. Değişime muhalifseniz, anlama da muhalif olmak zorundasınız. İlginç bir karşılaştırma olarak son 50, hatta 25 yılda bayan, hanım ve kadın sözcüklerine yüklenen anlamla, toplumsal değişimi karşılaştırın. A.
Yorumlar
Yorum Gönder