Hediye Ekonomisi - blş10
Eğer, Hume'un ima ettiği gibi mülk ve mülkiyetin tanımı keyfiyse ve toplumdan topluma değişebiliyorsa, hizmet karşılığı ödeme ekonomisi ve hediye ekonomisi gibi farklı ekonomileri incelemekte yarar var - özellikle de internet kullanıcılarının davranışlarının sık sık bu tarz ekonomilerle karşılaştırıldığını düşünürsek (Barbrook, 1998, 1999; Raymond, 1999). Bu tür ekonomilerde insanlar, diğerlerine hediyeler verir, bu da bir dereceye kadar karşıdakilere aynı şekilde hediye verme ya da takdir etme zorunluluğu yaratır. Bu bir tür statüye dönüşmesine rağmen, sabit bir mülkiyet hakkı ya da birikim oluşturmaz. Statü devamlı el değiştirmeli veya yeniden kazanılmalıdır. Dengesizdir. Kapitalizm hizmet karşılığı ödeme ekonomilerini genellikle yok eder çünkü kârın tanıdıklara veya başkalarına devredilmesi sermaye birikimini engeller.
Barbrook gibi yazarların görüşlerinin aksine, hizmet karşılığı ödeme ekonomilerinin uyumlu veya kendi kendine yeter olmadığı özellikle vurgulanmaya muhtaçtır.[10] Bu tür ekonomiler birbiriyle hiç tanışmamış ve belki de hiç tanışmayacak insanları bir çok noktada kesintiye uğrayabilecek geniş çevreli değişim şebekelerinde buluşturabilir. Akademisyenlerin hediye ekonomisi için neden romantik düşünceler besledikleri açık değildir. İşlerini korumak ya da tanınmak istiyorlarsa hizmet karşılığı ücret almayı kabul etmek zorundadırlar (öğretebilme yeteneğinin konuyla ilişkisi bulunmaksızın). Makaleler diğerlerince reddedilebilir, çabuk yayınlamaya yönelik gerilim, makalelerin daha hazır olmadan verilmesine yol açabilir. Daha hızlı yazanların, daha dikkatli olanlara göre üstünlüğü vardır. Akademisyenler kendi arkadaşlarını desteklerken, yabancıların veya rakiplerin hizmetlerini azaltmaya çalışabilirler, vb. Hizmet karşılığı alınan ödemeler güç ve rekabetin içine gömülmüştür ve onlardan bağımsız değillerdir. Bu tür ekonomiler hem rekabetçi, hem de dengesiz olabildiği gibi, insanların ihtiyaçlarına ters de davranabilir ve böylece belirli tür çöküşlere karşı zayıf durumda kalırlar. Her iki özellik de internetteki hizmet karşılığı ödeme ekonomilerinde vardır.
Böyle ekonomiler iç içe girmiş mülkiyeti kabul eder. Malinowski, Trobriand Adaları'ndaki hizmet karşılığı ekonomide kanoların mülkiyeti olgusunu tanımlarken, kanonun bir sahibi olacağını özellikle belirtse de, gerek kanoların mülkiyeti, gerekse insanların belirli tek bir kanoyu kullanmaya yönelik olabilecek talepleri karmaşık konulardır.
Benzer şekilde, bir e-posta listesinde, mektuplar kamu hizmetidir, bedelsiz verilir, "satılık" değillerdir, hemen kâr getirecek sabit bir değerleri yoktur, yazanın hediye dağarcığı ne onları başkaları kullandığı için eksilir, ne de başkası onları bir diğer yerde kullanırsa grubun arasındaki itibarı. Aksine, bir dereceye kadar tam tersi doğrudur. Sermaye diyebileceğimiz bir şeyi korumak veya biriktirmek söz konusu olmadığı gibi, herhangi bir birikimi saçıp dağıtmak da aynı derecede aynı derecede zordur.
Başkalarının "mülkiyeti" çoğu mektupta, yazanın "mülkiyetinin" içine gömülmüştür ve mektubun nihai şekline, hatta varlığına katkıda bulunur.[*] Listeye gelen her mektupla bir çeşit grup mülkiyeti oluşur. Trobriand kanosu gibi, bu mektupların da yalnızca ağ bağlantıları ve katkısı sayesinde var olduğunu söyleyebiliriz.
Eğer internet toplulukları önceleri düşünüldüğü gibi bilginin hizmet karşılığı ödeme olduğu şeklinde etkinlik gösteriyor ya da davranıyor olsalardı, o zaman bilgiyi "satılık bir mülk veya sahip olunan şey" olarak değerlendirme çabaları bu modeli yok eder ve tıpkı kapitalizmle kabile ve hizmet karşılığı ekonomilerinin değiştiği gibi toplum da değişir. İçiçe geçmiş mektuplar, aktarılan iletiler, alıntılar, hatta sitelere yapılan atıflar, mülkiyet ve telif hakkı taleplerinin konusu olur. Okuduğum tartışma listelerinden birisinde, birisi şöyle yazmıştı:
1994'ten günümüze dek (2003 sonları) geçen süre içinde bu listenin üyeleri listeye yazdıkları sözcüklerin mülkiyeti konusunda yaşamlarını sözcüklerden kazandıkları gerekçesiyle daha duyarlı oldular. Bir posta listesinin kamu malı olduğu fikri giderek zayıflıyor. Dolayısıyla fikri mülkiyetle kuşatılmış bir bilişim toplumu/ekonomisi modeli serbest değiş tokuş geleneğine düşman olabilir ve bunu kullanan insanların davranışlarını değiştirebilir.
Mektupları hediyeden mülke dönüştürür.
Hediye ekonomisi insanların kendilerine çıkar yaratmak için değil, bir grupta itibar kazanmak için serbestçe verdikleri ilk internet yazılımlarını andırır. Bu Lessig'in (2001) yaratıcı ortaklık dediği şeydir ve internetin hızla gelişmesi ve becerikli yamalarla hızla uyum sağlamasında görülebilir.
[10] Hizmet karşılığı ödeme ekonomileriyle ilgili antropolojik veri ve analizlerin sayısı bayağı fazla. İnternet bağlamında analiz için bkz Marshall (2000: 9. bölüm) - özellikle varoluşçu konular için.
[*] Liste mektuplarında mülkiyetin nasıl içiçe geçtiğine bir örnek vermek istedim:
[**] Günümüz Mısırlılarına baksın [bbc.co.uk]. Son zamanlarda duyduğum en gerzekçe şeydi.
Barbrook gibi yazarların görüşlerinin aksine, hizmet karşılığı ödeme ekonomilerinin uyumlu veya kendi kendine yeter olmadığı özellikle vurgulanmaya muhtaçtır.[10] Bu tür ekonomiler birbiriyle hiç tanışmamış ve belki de hiç tanışmayacak insanları bir çok noktada kesintiye uğrayabilecek geniş çevreli değişim şebekelerinde buluşturabilir. Akademisyenlerin hediye ekonomisi için neden romantik düşünceler besledikleri açık değildir. İşlerini korumak ya da tanınmak istiyorlarsa hizmet karşılığı ücret almayı kabul etmek zorundadırlar (öğretebilme yeteneğinin konuyla ilişkisi bulunmaksızın). Makaleler diğerlerince reddedilebilir, çabuk yayınlamaya yönelik gerilim, makalelerin daha hazır olmadan verilmesine yol açabilir. Daha hızlı yazanların, daha dikkatli olanlara göre üstünlüğü vardır. Akademisyenler kendi arkadaşlarını desteklerken, yabancıların veya rakiplerin hizmetlerini azaltmaya çalışabilirler, vb. Hizmet karşılığı alınan ödemeler güç ve rekabetin içine gömülmüştür ve onlardan bağımsız değillerdir. Bu tür ekonomiler hem rekabetçi, hem de dengesiz olabildiği gibi, insanların ihtiyaçlarına ters de davranabilir ve böylece belirli tür çöküşlere karşı zayıf durumda kalırlar. Her iki özellik de internetteki hizmet karşılığı ödeme ekonomilerinde vardır.
Böyle ekonomiler iç içe girmiş mülkiyeti kabul eder. Malinowski, Trobriand Adaları'ndaki hizmet karşılığı ekonomide kanoların mülkiyeti olgusunu tanımlarken, kanonun bir sahibi olacağını özellikle belirtse de, gerek kanoların mülkiyeti, gerekse insanların belirli tek bir kanoyu kullanmaya yönelik olabilecek talepleri karmaşık konulardır.
Mülkiyet... nesneyi üreten ve ona sahip olmaktan hoşlanan insanların onu yapışı, kullanışı ve değerlendirişiyle ilgili tavırlarıyla tanımlanır. Aracı kullanan her eş sahibin, içinde belirli bir yere hakkı, ona karşı bazı görevleri, ve onunla ilgili ayrıcalıkları ve avantajları vardır... eş sahipleri nesneye ve birbirlerine bağlayan, bu görevlerin, ayrıcalıkların ve ortaklıkların toplamıdır. (Malinowski, 1926: 19-20)
Benzer şekilde, bir e-posta listesinde, mektuplar kamu hizmetidir, bedelsiz verilir, "satılık" değillerdir, hemen kâr getirecek sabit bir değerleri yoktur, yazanın hediye dağarcığı ne onları başkaları kullandığı için eksilir, ne de başkası onları bir diğer yerde kullanırsa grubun arasındaki itibarı. Aksine, bir dereceye kadar tam tersi doğrudur. Sermaye diyebileceğimiz bir şeyi korumak veya biriktirmek söz konusu olmadığı gibi, herhangi bir birikimi saçıp dağıtmak da aynı derecede aynı derecede zordur.
Başkalarının "mülkiyeti" çoğu mektupta, yazanın "mülkiyetinin" içine gömülmüştür ve mektubun nihai şekline, hatta varlığına katkıda bulunur.[*] Listeye gelen her mektupla bir çeşit grup mülkiyeti oluşur. Trobriand kanosu gibi, bu mektupların da yalnızca ağ bağlantıları ve katkısı sayesinde var olduğunu söyleyebiliriz.
Eğer internet toplulukları önceleri düşünüldüğü gibi bilginin hizmet karşılığı ödeme olduğu şeklinde etkinlik gösteriyor ya da davranıyor olsalardı, o zaman bilgiyi "satılık bir mülk veya sahip olunan şey" olarak değerlendirme çabaları bu modeli yok eder ve tıpkı kapitalizmle kabile ve hizmet karşılığı ekonomilerinin değiştiği gibi toplum da değişir. İçiçe geçmiş mektuplar, aktarılan iletiler, alıntılar, hatta sitelere yapılan atıflar, mülkiyet ve telif hakkı taleplerinin konusu olur. Okuduğum tartışma listelerinden birisinde, birisi şöyle yazmıştı:
Dün gece birisi şu kendi kendine yazılan şeyi telif hakkıyla korumamı önerdi ve eski bir kutuyu açtırıyor. Bunu, burada uzun zaman önce tartıştık ve bence bu listeye bir şey yazmışsam bu bir hediyedir (veya ona benzer bir şey). Şimdi birisinin aklında dolarlar uçuşuyor ve aniden ben o kadar saf ve cömert olmak istemiyorum. İnsan geçmişe dönük telif hakkını nasıl edinir?[**] Yani benim iznim olmadan bir başkası benim terimle para kazansa kıçımı yakardım...:-) (Rose Mulvale, 1996).
1994'ten günümüze dek (2003 sonları) geçen süre içinde bu listenin üyeleri listeye yazdıkları sözcüklerin mülkiyeti konusunda yaşamlarını sözcüklerden kazandıkları gerekçesiyle daha duyarlı oldular. Bir posta listesinin kamu malı olduğu fikri giderek zayıflıyor. Dolayısıyla fikri mülkiyetle kuşatılmış bir bilişim toplumu/ekonomisi modeli serbest değiş tokuş geleneğine düşman olabilir ve bunu kullanan insanların davranışlarını değiştirebilir.
Mektupları hediyeden mülke dönüştürür.
Hediye ekonomisi insanların kendilerine çıkar yaratmak için değil, bir grupta itibar kazanmak için serbestçe verdikleri ilk internet yazılımlarını andırır. Bu Lessig'in (2001) yaratıcı ortaklık dediği şeydir ve internetin hızla gelişmesi ve becerikli yamalarla hızla uyum sağlamasında görülebilir.
Diğer Bölümler:
Bilişim Ekonomisi
Bilişim Ekonomisi
[10] Hizmet karşılığı ödeme ekonomileriyle ilgili antropolojik veri ve analizlerin sayısı bayağı fazla. İnternet bağlamında analiz için bkz Marshall (2000: 9. bölüm) - özellikle varoluşçu konular için.
[*] Liste mektuplarında mülkiyetin nasıl içiçe geçtiğine bir örnek vermek istedim:
>
> netstat -an | grep 'TIME_WAIT' | awk '{ print $5 }' |
> sort | uniq -c | sort -rn
Sorun aslında netstat-an ile ortaya çıkıyor. -an ile siz aynı anda hem ip hem
de port görüntülüyorsunuz. uniq ile aynı olan girdileri teke düşürüken
ip:port biçimindeki giridler uniq tarafından farklı olarak algılanır. Bu
nedenle sizin veriğiniz örnekte aşağıdaki çıktıyı alırsınız.
>
> yukarıdaki örnekte çıkan ekran da sadece
> xx.xx.xx.xx IP sini
> kopartamadım, bunun için nasıl bir değişiklik yapabilirim.
Yukarıdaki komutu netstat -a | grep 'TIME_WAIT' | awk '{ print $5 }' |sort |
uniq -c | sort -rn
olarak kullanırsanız çıktısı aşağıdaki gibi olur...
[**] Günümüz Mısırlılarına baksın [bbc.co.uk]. Son zamanlarda duyduğum en gerzekçe şeydi.
Yorumlar
Yorum Gönder