Aramak Ormanda Tek Bir Ağacı

Neyi arıyoruz ve niye arıyoruz sorusuna yanıt vermeyip aramadığımız takdirde bize nelerin gelebileceğinin örnekleriyle yetinmiştik. Gerçeği arıyoruz; çünkü yalnızca gerçek bilgiyle gerek kişisel, gerekse toplumsal sorunlarımızı çözebiliriz.

Aramak sözcüğü doğal olarak bir şeylerin gizlenmiş olduğunu ima ediyor. Gerçek, bu değil. Çağımızda, bilişim çağında, yurttaşların demokrasisinden büyük şirketlerin demokrasisine doğru tatlı tatlı kaydığımız bu günlerde gerçek gizlenmiyor. Örtülüyor, sis perdesinin arkasına konuyor, vs. Gelişmiş toplumların bireyleri bilginin gizlenmesine ters bir tepki verebildiğinden, herşey aleni, ortada, bakan ve arayanlar için tabii. Hatta yeni Ortadoğu haritaları bile apaçık tartışılıyor, görüş alışverişi yapılıyor.

Gerçeğin bir özelliği var: soğuk, kayıtsız, duygusuz. Matrix filminde Morpheus'un Nero'ya dediği gibi "Herkes gerçekle başa çıkamıyor." Birey olarak değil de karınca kolonisinin işlevsel bir parçası olarak yetiştirilen bizim toplumumuz benzerlerinin bireyleri, şablona, çerçeveye uymayan herşeyi ya reddediyor ya da kafasına kazınmış o şablona uyduruyor. O verilerle tahminde bulunmak yerine temennide bulunuyor. Bir örnek verelim:

Haziran 2007 seçimlerinin ertesinde bir arkadaşım, muhtemelen Soros Çoçukları'nın yazılarının da etkisiyle, "Bak gördün mü e-muhtıranın sonucunu? AKP %47 ile iktidara geldi," dedi. İlginç bulduğum için Soros çocuğunun yazısını ben de okudum. Sevimli çocuğa göre AKP'nin oy patlamasının sebebi verilmiş olan, bence hatalı bir ifade olsa da, e-muhtıraydı. Halbuki gerçekler, yorumlamasını bilen için biraz farklıydı. Açalım:

Türkiye'de yatırım yapmış yabancı sermayenin özel olarak yaptırdığı, gizli olmayan ve fakat ortalıkta da pek görünmeyen çeşitli anketlere göre AKP'nin oy oranı şöyleydi:
Aralık 2006: % 38,6
Şubat 2007: % 42,5

Şimdi, somut verilere baktığımız zaman, ülkede yaşayan ve uyurgezer olan bir kesimin görmemekte ısrar edip, anket tahminleriyle temennilerini birbirine karıştırarak neler yazıp çizdiklerini hatırlamak ya da anılan muhtıranın "sivil toplumun karşı muhtırası" olup olmadığına karar vermek size kalmış, bizimkiyse bilgiyi bulup, önyargısız olarak yorumlamaya çalışmak.

Bu yazı dizisinin konusu da, en azından kısmen, bu verilere nasıl ulaşırız çünkü bu sanıldığı kadar kolay değil. İnternet siyaseti dizisini takip edenlerin anımsayacağı gibi yaratılan, üretilen bilgi, ya da veri, nasıl kabul ederseniz, her yıl geometrik, daha doğrusu üssel olarak artıyor. Bütün bu sis içinde aradığınızı bulmak, her ne olursa, ister kamuoyu anketleri, ister Beethoven'ın beşinci senfonisinin partisyonu olsun, giderek zorlaşıyor ve onu bulmayı öğrenmek önemli.

Fravia'dan da yararlanacağımı daha önce belirttim fakat tek kaynak o olmayacak. Bu dizinin bazı bölümleri, en azından referans olarak, Digital Imprimatur, Bilişim Ekonomisi ve henüz başlamamış olan Kimliksizlik dizilerine muhtaç (düzenli okurlar farketmiş olabilir, bu dizilere, siteyi biraz sıkıcı yapma pahasına da olsa hız vermiş durumdayım).

+Aramanın ilk kuralı:

En az "iyi seçilmiş" üç sözcük kullanın.

Bunun önemini ne kadar vurgulasam az. Rastgele seçmediğiniz üç sözcük gireceğiniz sisi daha az kesif hale getirMEse de sisi küçültecektir.

Buna bir kaç örnekle eğilelim: Diyelim Jung'un rüyalarla ilgili yazılarına veya görüşlerine ihtiyacınız var. Çoğu insan jung rüya gibi bir sorgu girer (lütfen sorguyu tıklayıp bir göz atın ve sonra buraya geri dönün), ve gürültü kendini hemen gösterir: okültizm, rüya tabirleri, psikolog ilanları, yorumlu rüyalar, yorumsuz rüyalar, falcılar, tarotçular, forumlar, kırık kalpler, yalnızlar rıhtımı, vb. Eğer sağa üst köşeye doğru bakmışsanız, Google'ın 52000+ sayfa dizinlemiş olduğunu (bu yazımızla birlikte rakam bir arttı) görecektiniz. Tabii sabırlı bir insansanız, bütün bu linkleri tek tek deneyerek sonuca ulaşmayı deneyebilirsiniz ama burada da Google'ın 1000 sayısı (tam rakamı unuttum) engeline takılacaktınız; Google daha fazlasını görmenize olanak vermeyecekti.

Daha sağlıklı bir arama yapabilmek için sisi biraz küçültmek, yani sözcük sayısını biraz daha artırmak gerekiyor. Bunu yapalım ve jung rüya psikoloji sorgusuna bakalım (sözcüğü biraz rastgele seçtim çünkü Jung pek ilgi alanıma girmiyor). Öncelikle Google'ın dizinlediği sayfa sayısı 27000+'ya düştü, yani sis küçüldü, ama bana göre gürültü hala devam ediyor.

+Aramanın ikinci kuralı

Gürültüyü azaltın. Kullandığınız arama motorunun en azından temel operatörlerini öğrenin (bunları ileride sırayla ele alacağız).

Bunu da yapalım: jung rüya psikoloji -ürün -forum (eksi imlerine dikkat). Böylece kısmen de olsa bize bir şey satmak isteyenlerle (ürün), forumlarda rüyalarını tartışanların bir kısmından (biraz kaba bir şekilde de olsa) kurtulduk ve sayfa sayısı 12000+'ya düştü. Eksi imini abartmamak ve dikkatli olmak kaydıyla acımasızca kullanabilirsiniz.

Diğer operatörleri henüz işlemediğimiz için daha ileri gitmeyeceğim ama bu iki altın kural bile arama sonuçlarınızı güzelleştirecektir. Bu yazıda iyi seçilmiş üç sözcük kullanmadığımız dikkatinizi çekmiştir. Jung ve rüyaya bir şey yapamıyoruz, sonuçta Jung'un rüyalarla ilgili yazı veya fikirlerini arıyoruz ama üçüncü sözcüğü pek güzel seçtiğimizi söyleyemem, ki sözcük seçiminiz her şeyden önemli. Psikoloji yerine başka bir sözcük kullanıp, tekrar arayın: Hedefi küçült, gürültüyü kes.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Papağan Totemi

Gezegen Simgeleri

Tanrıça Asteria