Olası Siyasi Eylem Planımız Nedir?

Bazen zamanlamam tesadüfen de olsa doğru oluyor. Aslında Küresel Ustünlük Grubu [4. Goz-makaleler] başlıklı makaleler dizisini son günlerde basında sıkça yeralan [ntvmsnbc.com] haberler üzerine yazmaya başlamıştım. Konu arkadaşlarla bu akşam tartışma gündemimize bambaşka bir sebepten dolayı girdi. Hudson Institute, olası Amerikan eylemlerini planlamak için Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesini konu alan bir senaryo düzenlemiş ve bunun gerçekçi olabilmesi için iki önkoşul varsaymış:
  1. Eski (bu tarih itibarıyla emekli oluyor) Anayasa Başkanının yaşamını yitirmesi;
  2. Beyoğlu semtinde kanlı bir eylemin olması.

Doğrusunu isterseniz, gerek basınımızın, gerekse bazı hükümet yetkililerinin bu olayı algılayış biçimleri beni umutsuzluğa düşürdü. Amerika’ya kızanlar, küfür edenler, vatana ihanet iddiaları, vs gırla gidiyor. Bunca yıllık, hatta yüzyıllık devlet tecrübemiz olduğu savlanırken hala burnumuzun bir adım ucunu göremiyor olmamız üzücü, çünkü:
  • Enstitünün görevi zaten senaryolar üretmek ve eğer bu senaryolardan birisi gerçekleşirse olası Amerikan eylemlerini, Amerika’nın çıkarlarına uygun olarak önceden planlamak. Dikkat ederseniz Amerikan çıkarları diyorum.
  • Böylece yumurta kapıya geldiğinde bizim hükümetlerimiz gibi apışıp kalmayı önlemek.
  • Ilgili Amerikan kurumları için bu senaryolar gercekleşMEden önce prosedürler teklif etmek veya yazmak ve bütün bu kurumların hazır olmasını sağlamaya yardım etmek.
Şimdi soru şu: Buna neden kızıyoruz? Planlamadan nefret ettiğimiz için mi? ABD hükümetinin fikir değiştirdiğini düşündüğümüz için mi (ABD’nin şu anki çıkarlarına en uygun senaryo Turkiye’nin Kuzey Irak’a müdahalede bulunmamasıdır ve bunun için sonuna dek uğraşacaktır.)? Ya da gururumuz incindigi için mi? ABD’nin Türkiye’yi olası işgalini de içeren tatbikatında incinmedi de, şimdi mi incinecek?

Görünen o ki, biz ya herru ya merru, ya hep ya hiç, ya da her ne derseniz diyin düşüncesine o kadar alışmışız ki bir başkasının B, hatta C, D, E planının olmasına şaşırıyoruz ve ortalığı saçmasapan komplo teorileriyle doldurmakla kalmayıp, bir de onlara inanıyoruz. A planımız tutmayınca, bir başkası da olmadığı için el yordamıyla, tepki vererek, karanlıkta ve hedef gözetmeden ilerlemeye çalışıyoruz.

Bunun son örneğini Cumhurbaşkanlığı seçiminde de yaşadık. 367 yeter sayısının gerekebileceği, Cumhurbaskanı’nın ne zaman görevinin biteceği zaten hükümetce biliniyordu. Yine de yalnızca bir A planıyla hareket ettiler, oysa şanslıydılar zira yalnızca iki olası senaryo vardı: 367 gerekecek, 367 gerekmeyecek. Mahkeme gerekir deyince de, karanlıkta, duygusal tepki vererek, vs cumhurbaşkanını halkın seçmesi gibi üzerinde cidden düşünülmesi gereken bir konuyu 2 günde çıkartma yoluna gittiler.

Gülsem mi, ağlasam mı bilmiyorum. Bana bir Allah’ın kulu söyleyebilir mi acaba:
  • Kuzey Irak’a girersek ve bu ABD çıkarlarıyla çatışırsa planımız nedir?
  • AB ile müzakereler tıkanırsa planımız nedir?
  • Şu an piyasada dolaşan sıcak paranın a veya b veya c sebebiyle %50’si ülkeden çıkarsa planımız nedir?
  • Petrol fiyatları 120 dolara çıkarsa planımız nedir?
  • Şimdi 4 ülke KKTC’yi tanımaya kalkarsa planımız nedir?
  • X yerine Y olursa planimiz nedir? Yoksa buna borsa mı karar verecektir?
Yanıtı ben vereyim: planımız falan yoktur. Şapa oturur kalırız. Ama her olasılığı dikkate almaya çalışanların ardından saatlerce, günlerce havanda su dövmek için vaktimiz daima vardır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Papağan Totemi

Gezegen Simgeleri

Tanrıça Asteria